Türkler’den konuyla ilgili bir alıntı:
“amerikan gods ve aynı evrene yakın, ancak dil
olarak, daha çok ilk gaiman işlerine yakın olan, anansi boys harika
kitaplardır. sandman (nadiren sarkan ara bölümleri hariç) ayrı bir öykü okuma
deneyimidir. ancak bazı kısa öyküleri ve dişil enerji yayacağım diye,
cinsiyetsiz ucubelere dönüşen şehir fantezileri bayar. tabii son on yıldır, her
iki yılda bir okuduğum american gods için bile iyi yazardır, denilebilir.
intihara meyilli rus yazarları rüyasında görüp ıslanan bir arkadaşım, american
gods için "karakterler gelişmemiş, tam amerikan romanı," demişti.
değildir. okunabilir post modern batı yazınında kim vardır merak edenler için
süper eserdir. o arkadaş öldü bu arada. biri meyve bıçağıyla on dört yerinden
bıçaklamış.”
Gaiman’ı, eski Bukowski ve Beat kuşağı yazarları
arasında koymak bu.
Bir de unutun artık post-moderni:
O, siz henüz doğmadan, 1989’da bitti ergenler.
Gaiman, post-modern yazar değil yani, Bukowski ve
Beatnik de öyle.
Gaiman, Yanki / ABD’li değil bu arada, has İngiliz.
Yazın tarzı da öyle.
Rahmetlinin ‘karakterler gelişmemiş’ saptamasında
çook açık var:
Tüm Dostoyevski karakterleri gelişmemiştir.
Gaiman, karakter yaratmaya çabalamıyor, lirizm /
şiir akışı yaratmaya çabalıyor. Bir duyguküre bir ruhhali atmosferi yaratmaya
çabalıyor. Bu açıdan bakınca, tam bir anti-zaman-mekan yaratıcısı olmakta.
İşte, yine en zayıf noktası da, tam da bu olmakta:
En başlarda veya bazı zirve eserlerinde vardığı
düzeye, genelde yaklaşamıyor bile. 2 / 20 de yüksek bir başarı oranı değil
bizce. Zaten eğer bir yazar derlemeye girmişse, artık pek yazamıyor demektir.
Bir de internetten öğrendik ki Duran Duran
biyografisin bastırtmıyormuş. Bu salaklığın daniskası: Sen onu üstlenmezsin ama
1 kere yayınlamışsın ve okur üstlenmiş.
A evet, okur Gaiman’ı kesinkes yanlıxş anlayarak
okuyor. Soğuk Savaş okurları da, bilimkurguyu öyle okumuşlardı zaten. Yani,
okur da binde bir verimde ancak.
Gaiman’ı estetiko-politik olarak okumak, tarihin
nereye gittiğini imliyor bize ve bu bilimkurgu için de 1950’lerde geçerliydi.
Gaiman, göründüğü kadarıyla sağlıklı biri. Daha uzun
süre yaşayabilir ve zihinsel metamorfoz geçirebulur. Uzun yaşayan Le Guin bunu
yapmadı, yapamadı veya denemedi.
Eğer Gaiman metamorfoz geçirirse, diyelim Kojima
gibi biriyle, ilginç çapraz medya ürünlerine imza atabilir bizce.
Ayrıca Gaiman, ‘Ghost in the Shell 3’ün senarşosunun
yazabilecek biri bizce.
Yani, yakın gelecek için:
Bu türden, başka yazarların ana akım başyapıtların
öykülerini sürdürdüğü ve aşırı-yeniden yorumladığı ürünler gerekli.
Bu, beyinlerin tükendiği demek değil, beyin
harmanlaması demek ki zaten bir grafik-romanı 10 kişi ortak çiziyor.
Diğer bir deyişle:
Tarihin geniş açılı
akışının dalgalanmalarını,
ancak bir joint-venture sanatsal-çalışma
yakalayabilir bizce.
Nokta. Es.
(26 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder