Salı, Ekim 24, 2017

Senaryolar: Bağdat, 4 bin PKK'lıya maaş mı bağladı?

Hürriyet ve Deniz Zeyrek sözkonusu olunca, soru imi var.
Sorular iyi, çünkü niyeti aşmış.
Senaryo şu gibi:
“… (Kerkük) mizansen miydi” diye sorduğumda Maruf, tereddütsüz “Evet” yanıtını verdi.
Eğer öyle ise Türkiye’ye büyük bir tuzak kurulduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’yi Kerkük’e sokmanın en kolay yolu, PKK’yı Kerkük’e sokmaktı. Bağdat, daha doğrusu, arkasındaki kurmay akıl İran, bu planı hayata geçirmişti.”
Senaryoda aksayan yön şu:
Aynı sırada, epeyi daha kuzede ve doğuda Türk ordusuna saldırı oldu ve 4 er şehit oldu. Bunun olmaması gerekirdi.
Dolayısıyla bizce, bir sürü senaryo var. Hepsi de, uysa da uymasa da denendi, deneniyor, denenecek.
Devam:
“Ankara, normal şartlarda PKK’lıların o görüntüsüyle bile harekete geçebilirdi. Ancak yapmadı. Bunun nedeni, Bağdat’ın niyetinin kısa sürede anlaşılmasıydı. İstihbaratın sağladığı bilgiler, Dışişleri ve Genelkurmay’da yapılan analiz, Bağdat’ın Türkiye’yi kuzeyden harekete geçirmesini engelledi.”
Valla, bizimkilerde o kadar analiz gücü olsaydı, binlerce ölü vermezdik son 34 yılda.
Asıl soru şu:
“Maruf’a göre, Bağdat yönetimi, bu süreçte IŞİD’le savaştığı ve bölgeyi koruduğu için 4 bin PKK’lıya maaş ödedi.”
Bu işbirliği ne kadar geçerliydi?
Şii Arap-Sünni Kürt işbirliği mümkün. Haşdi Şabi-PKK işbirliğinin mümkün olduğunu biz de yazdık zaten.
Ancak, Başika’da 1,5-2 bin Türk askeri bölgede iken, aynı bölgede 4 bin PKK askeri nasıl konuşlandı, hem de 3 küsur yıl boyunca?
İHA’lar var, keşifler var. Birbirlerine göz yumdular ve artı çatışmalar haber yapılmadı, olabilir ama hiç karşılaşmadılar, olmaz.
Bölgede, son 5-6 yılda kamuoyuna açıklanmayan çok bilgi var. Bu, kesin. En son da, Kerkük’ün danışıklı döğüş, halkına bile söylenmeden, teslim edildiği kesinleşti. Kürtler, şimdilik ölmek istemediler. Ve başka hesaplar da var ama onlar ortalık yok henüz.
Ancak, yanlış hesap Bağdat’tan da döner, Kandil’den de.
Erdoğan, herhangi bir saldırı için, kimseden izin istemeyeceklerini belirtti.
Bu, Saddam zamanında Kuzey Irak için de geçerliydi. O bölgeyi tanıyan onlarca üst rütbeli emekli subay var TC’nin elinde. Onlar sahaya sürülmüştür herhalde.
“Türkiye’nin Irak gerekli insani desteği sağlamadığı takdirde, kapıları kapatmayacağını bildirmesi de Kuzey Irak halkı için nefes oldu.”
Bunun mealini şöyle okuyorum:
Satılacak malın (gıdanın, ilacın) fiyatı arttırıldı, alınacak malın (petrolün) fiyatı düşürüldü. Bu, 1991-1995 gibi de böyleydi. TIR şöförleri, kelle koltuk turizm ve yüksek kar marjı ile sınırı geçip durdular, ölen de oldu epeyi, kaçırılan da.
Dolayısıyla, Zeyrek-Hürriyet çizgisi gibi okumadık biz bu haberi. Harp zengini nasıl olunur?, olarak okuduk.
Yani:
PKK’liler, eğer aldılarsa, o maaşlarla TC ile ticaret yaptılar:
10 bin dolarlık Kalaşnikof 100 dolar, İstanbul’da 3 lira olan kaçak sigaranın paketi 30 kuruş. Beyaz toz ve insan transit ticaretini saymıyorum, o artık ortak gelenek oldu.
Yani, klasik tekerleme:
Bir kilo toz, bir otoboz…

(23 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: