Taştekin’in
Kürt totosu kompleta yattı.
Onun
mazereti şu:
“Kerkük’teki
trajik gelişmeler; Kürtlerin cezalandırıldığı, Abadi’nin kahramanlaştırıldığı,
İran’ın istediğini elde ettiği, Türkiye’nin istediğini elde ettiği ama dışarıda
kaldığı, ABD’nin ucu açık bir oyunu sürdürdüğü bir manzara bıraktı. Ama
Kürtlerle sorunu çözen değil, soruna başka unsurlar ekleyen bir manzara.”
Ama
aymazlık hala had safhada:
Sırayla:
Kürtler
cezalandırılmadı, yaptıklarının sonucunun ne olabileceğini gördüler. Henüz
katliam yok, onun da olabileceğini görmeleri gerekiyor ama görmemişe
benziyorlar.
Abadi
değil, Haşdi Şabi kahraman oldu. Talabaniler olsun, Barzaniler olsun, savaş
cephesinden kaçtılar ve bunu ilk kez yapmadılar. Iraklılar da, kendilerini
değil, İran yanlılarını cepheye sürdüler: Onlar da korkaklar yani.
Haşdi
Şabi, bir Şii örgütü ama aslen ne istediğini henüz bilmiyoruz, pekala kalkıp
İran’dan bile toprak isteyebilirler. Ortadoğu Şiilik’i 99 yüzlü bir istif çünkü.
Soruna
giren taraflar yeni değil. Asıl 150 kabile işin içine girmedi. Suriye-Irak
sınırı fiilen yok. Japon kale orji devam yani.
Türkiye,
dışarıda kalmadı, tersine fazla içeride kaldı, Kuzey Irak’ta 4 ölü verdi. Ölenlerin
orada olduğu için resmi açıklama yok.
ABD, ucu
açık oyun sürdürüyor değil, ne halt yiyeceğini bilemiyor artık. Başkan, savaş
lordları, siyasetçiler, kafalarına göre farklı farklı açıklamalar yapıyorlar.
Çünkü oligarklar, orada birbirine girdi çoktan.
Türkeyi;
Idlib, Başika, Zap-Kandil gibi üçlü cendere olarak orada. Diğerlerinin hangi
gün nerede olduğunu uydu bile izleyemiyor artık.
Sonuç
şu:
Süreç
feci kilitlendi ve düğümlendi. Düğümü birileri kesecek elbette ama henüz değil.
Yani:
Baştekin,
savaşın öncesinde tümden yanıldı, sırasında tümden yanıldı, sonrasında tümden
yanıldı.
Bu
konuda yazmayı ve dezenformasyonu bıraksın artık, deriz biz.
(18 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder