Cuma, Ekim 13, 2017

Cansu Korkmaz ve Garip Bir Enerjin Var

Önnot: Kimseye hangi fotoğrafı çekmesi gerektiğini söylemem ama çektiği fotoğrafın ne olduğunu söylerim.
Korkmaz’dan bir arkadaş aracılığıyla haberdar oldum.
1989 doğumlu bir gençkız imiş.
Bu başlık, Tumblr’daki fotoğraf dizisinin başlığı.
Fotoğrafların bir bölümü çok yapmacıklı ve yapay.
Fotoğrafçının içinden geldiği gibi değil, ona fotoğrafın şöyle ya da böyle olduğu söylendiği için, öyle fotoğraf çektiği kesin.
Mekan ve zaman bilgileri yok.
Bazı kareler Almanya’da çekilmiş sanırım.
Yazısız fotoğraf böyle bir şey işte: Kendini anlattığı falan yok.
İçlerinden bazıları aşırı sıradan-altı. Beni ilgilendiren de bu:
Onları Kuburkent İstanbul ile karşılaştırdım ve karşıtlaştırdım ister istemez:
Benim garip bir enerjim falan yok. Varsa, İstanbul’un var. Aradaki kamerayı sıfırlamaya çabaladım yalnızca.
Not: Öznem değil ama çeken ben varım ama kamera olmasın istedim. Sonuçta, 34 yıl yazıp, fotoğraf çekip, kendimi bir sanatçı hissettiğim ilk proje bu. Bulutname bile bunu yapamadı.
Enerji ise, baştan aşırı his yüklen(il)miş sanat tipinde bir çalışma.
300 artı az küsur kare fotoğraf var projede. Açıklama yok.
Kendisi ve eseri hakkında şunları demiş:
“… Bu kitap (Garip Bir Enerjin Var) sayesinde, biraz sanata olan bakış açımı anlattığımı hissediyorum. Çünkü dünyada var olan herşey bizim lehimize fakat varolan şeyleri aleyhimize çevirmek her zaman daha kolay oldu. O yüzden insanların bir sanat parçasına para ödemeden ona dokunarak ve sanatçının emeğini hissederek sanatı yaşamalarını hep tercih ettim. Evet, fotoğrafçıyım ve işim sadece insanların görmezden geldiklerini, belki de biraz da olsa gözlerine sokmak. Umarım başarmışımdır.”
1975 sonrası doğumluların kafa karışıklığı var kendisinde gibi. İkinci ve üçüncü cümle arasında semantik geçiş veya bağ yok gibi. Üçüncü ve dördüncü cümle için de aynı şey geçerli. Bunlar, sanki bir yerde duyulup beğenilmiş de, zihne kaydedilip peşpeşe sarfedilmiş cümleler gibi duruyor ama aralarında ilinti yok.
Yaşamın küçük ayrıntılarını, ben dahil, hiçbir fotoğrafçı ilk kez çekmiyor. Sonuçta, makro diye bir tür var ortada.
Kendisi, küçük ayrıntıları güzelleştirmiş, bunun bilincinde değil.
Sıradan insanlara olağandışı ve sıradandışı anlamlar yükleyerek, onları olağanüstüleştirmek ve onları güzelleştirmek, onları şeyselleştirmek oluyor. Görülmemiş ve görülmeyen acaip olanı, görüp pazarlamak gibi bir şey. Bunlar belgesel kayıt değil, onu vurgularım.
Kendisinin şimdi olmuş veya yakın gelecekte olacak olarak, bir fotoğraf (sergisi veya koleksiyonu) küratörü olacağına eminiz.
Bu proje de, onun ön sevişmesi olmuş yalnızca.

(11 Ekim 2017)

2 yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.