İşte,
burala şuralaa oralaa hep bilgisizlik amcası.
“Hobbes’a
göre, Tevrat’ta ve İncil’de geçen Leviathan (kötülüğü temsil eden kocaman bir
deniz canavarı) kadar güçlü ve adeta bir ölümlü tanrı olan egemenin ona bu gücü
kendi elleriyle ve rızalarıyla veren insanlar üzerindeki sınırsız iktidarı
olmaksızın toplumun barış ve huzur içinde yaşaması mümkün değildi.
…
Leviathan’ın
1651 baskısının kapağında gövdesi birçok insandan oluşan dev bir insan olan
ölümlü tanrı resmedilir.”
Bildiğimiz
Makyavelli geyiği yani.
Bir de
‘Gönüllü Kulluk’a bakalım:
“Siyaset
olgusunu iktidar ilişkileri biçiminde algılayan La Boétie, bugün bile kafaları
kurcalayan, "insanların nasıl olup da itaat etmekle kalmayıp boyun eğmeyi,
hatta kulluk etmeyi arzuladıkları" sorununu yapıtının odak noktasına
yerleştirir. La Boétie, iktidar olgusunu ve bunun ideolojik dayanaklarını
(geniş anlamda hegemonyayı) irdelemekle yetinmez; iktidar ilişkileri ağının en
üst düzeyde kuramsallaşmış biçimine, bir başka deyişle devlet sorununa yönelir.
Tiran'ın ya da "Bir"in iktidarından yola çıkarak XVI. yüzyıl
Fransa'sında artık açıkça belirginleşmeye başlayan modern devletin gerçeğine
ulaşır.”
Şimdi,
hangisi doğru bilgi veriyor?
Devlet
hangi formda olursa olsun, özünde bu kitlenin ona biatı yatar. Otoriteye boyun eğme
de, evrimden devraldığımız bir huy. ‘Sürü lideri’ bir gelenek yani. Lider veya
çoban, duruma göre değişebilen konumlar: Daha çok ‘mezbahadaki kasap’ oluyor
durum, ayrı konu.
Çıkış:
‘Küfürbaz
Negasyonlar’, bu metinle beşinci veya onuncu ‘yeni kuşak köşe yazarı’
bilgisizliği teşhiri örneği içermiş oldu. Bilgisizliklerinden ve
teşhirciliklerinden, ısrarcı, öğrenmez ve haz alan konumdalar. Bu da, ayrı bir
dert.
(16 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder