Pazartesi, Ekim 16, 2017

Sözkonusu Leviathan değil, Gönüllü Kulluk

İşte, burala şuralaa oralaa hep bilgisizlik amcası.
“Hobbes’a göre, Tevrat’ta ve İncil’de geçen Leviathan (kötülüğü temsil eden kocaman bir deniz canavarı) kadar güçlü ve adeta bir ölümlü tanrı olan egemenin ona bu gücü kendi elleriyle ve rızalarıyla veren insanlar üzerindeki sınırsız iktidarı olmaksızın toplumun barış ve huzur içinde yaşaması mümkün değildi.
Leviathan’ın 1651 baskısının kapağında gövdesi birçok insandan oluşan dev bir insan olan ölümlü tanrı resmedilir.”
Bildiğimiz Makyavelli geyiği yani.
Bir de ‘Gönüllü Kulluk’a bakalım:
“Siyaset olgusunu iktidar ilişkileri biçiminde algılayan La Boétie, bugün bile kafaları kurcalayan, "insanların nasıl olup da itaat etmekle kalmayıp boyun eğmeyi, hatta kulluk etmeyi arzuladıkları" sorununu yapıtının odak noktasına yerleştirir. La Boétie, iktidar olgusunu ve bunun ideolojik dayanaklarını (geniş anlamda hegemonyayı) irdelemekle yetinmez; iktidar ilişkileri ağının en üst düzeyde kuramsallaşmış biçimine, bir başka deyişle devlet sorununa yönelir. Tiran'ın ya da "Bir"in iktidarından yola çıkarak XVI. yüzyıl Fransa'sında artık açıkça belirginleşmeye başlayan modern devletin gerçeğine ulaşır.”
Şimdi, hangisi doğru bilgi veriyor?
Devlet hangi formda olursa olsun, özünde bu kitlenin ona biatı yatar. Otoriteye boyun eğme de, evrimden devraldığımız bir huy. ‘Sürü lideri’ bir gelenek yani. Lider veya çoban, duruma göre değişebilen konumlar: Daha çok ‘mezbahadaki kasap’ oluyor durum, ayrı konu.
Çıkış:
‘Küfürbaz Negasyonlar’, bu metinle beşinci veya onuncu ‘yeni kuşak köşe yazarı’ bilgisizliği teşhiri örneği içermiş oldu. Bilgisizliklerinden ve teşhirciliklerinden, ısrarcı, öğrenmez ve haz alan konumdalar. Bu da, ayrı bir dert.

(16 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: