Kendisi
buyurmuş ki:
“Gelişkin
yapay zekâ yöntemleri sayesinde robotların da robot ürettiği bir dünyada,
işsizler çalışan işçileri aşarsa; emeğin metalaşması imkânsız olur. Metalaşan
emeğin yok olması işçi sınıfının, dolayısıyla kapitalistlerin de yok olmasıdır.”
Cehalet
insanı söyletir, de olmuş bu tez.
Öncelikle
bu, Marx zamanında da böyle olmuştu ama robotlar değil, başka nedenlerdi:
Tüketimin gerekmemesi, tüketimin artmaması, ticaretin aksaması, vd.
Kapitalizm,
bu durumlarda sona doğru savaş çıkarır ama:
Zaten
bütün sistemler çıkmaza girerse ve /ya kendini çıkmaza sokarsa, savaş çıkarır
veya savaşa gider.
Ayrıca:
İşsizlerin
çalışanlardan daha çok olması durumu, robotlar veya tüketimsizlik dışında da
olabiliyor:
Alt
sınıflarda hızlı nüfus artışı (ki bu 1960 sonrası 3. Dünya için çok fazla
geçerli bir durum ve neden de genel sağlık koşulları).
Üretim
sistemindeki değişmeler işsizliğe neden olabliyor. Bunun için illa ki
robotlaşma gerekmiyor veya konu teknoloji söylemi-dışı bir konu. Sana yağı tipi
bir meta tereyağı tipi bir metanın yerini alırken, eğer o metayı üreten yüksek
sayıda işçi varsa, onlar toptan işsiz kalır. 1960’lardan 2020’lerde Türkiye’de
birçok meslek yok oldu, birçoğu başladı ve yok oldu, bazıları da yok olacak.
Not 1:
Üretimi sistemi değişimi, her zaman teknolojik değişim nedeniyle olmaz. Kumaş
hammaddesi olarak, yünden pamuğa geçiş gibi. Burada, ikisinin de üretiliyor
olması ve üretim tipi değişmesi gerekmez, ithalat durumunda da böyle olur.
Not 2:
Uzmanlaşma, kapitalizmin doğurduğu bir şey değildir. Zanaatkarlık kentlerden
önce bile, göçerlerde de vardı. Uzmanlaşmadaki ve zanaatkarlardaki üretim
sistemi ve ana üretimin hammaddesi değişimi o denli izlenmiş bir konu değil.
Not 3:
Bir altbölgede, tüketilen metaların ne kadarının ticaretle, artı ne kadarının
ithalatla karşılandığı konusu da önemli. Bugün global sayılan Dünya’da ithalat-ihracat
toplam üretimin % 10’u demek. İpek Yolu rotalarında ve bazı mallar için bu, her
zaman % 10’dan çok oldu. Bu durumda, emekçi konusu ortada olmaz.
Not 3-1:
İthalat ve ihracat ve dolayısıyla, egzotik malların tüketimindeki inişler ve
çıkışlar, lüks ve gereksinim alanının dışında kalabilmiş ya da başka deyişle
giysi, hiçbir zaman temel tüketim maddesi olmasa da (1 kat giysiyle 10 yıl
yaşanabilse de), insanlar her zaman tüketimlerinin % 10-20’sini giysiye
ayırmışlar. Hem ihracat-ithalat konusu, hem de lüks-gereksinim konusu,
arz-talep grafiğindeki kurgusallığı çok açık ortaya koyar: Herhangi bir
ekonomik denge olabilir ama bunun ekonomik bir anlamı olmaz.
Ana
konuya dönüş ve devam:
Günümüz
koşullarında, çalışan x işsiz yerine, çalışan x emekli deniyor ve konmuş.
Hesapça, çalışanların ödedikleri primler, eğer emekliler çalışanları geçerse,
emeklilik ödemelerini karşılamazmış. Oysa 1 çalışan, 25-30 yıl sabit para
ödüyor, artı o paranın yıllık yüzde belli artı / reel faizi var. Yani, ekonomik
açıdan ödenen 1 X primi, emekli maaşı olarak ödenmeye başladığında, reel olarak
5-10 X olmuş olması gerekiyor. SSK türü kurumlara, iflas eden ve batan
bankaların zararları mal edildi de o kurumlar battı, yoksa onlar devasa ve
zengin KİT’ler idi.
Gelelim
cümledeki son zurnanı zırt dediği deliğe:
“Metalaşan
emeğin yok olması işçi sınıfının, dolayısıyla kapitalistlerin de yok olmasıdır.”
Bunun
böyle olması için, ne marksist, ne de kapitalist bir öngörü yok.
İşçi
sınıfı, 1960’larda kol emeğinin beyaz yaka hizmet emeğine dönüşmesi ile zaten
metamorfozlanmıştı. Boratav filmin oralarında uyuyordu herhalde.
Beyin
emeği konusunu, hiçbir marksist ekonomist açımlayamadı. Hiçbir marksist, hiçbir
proleter entellektüeli, örneğin Gorki’yi emekçi sayamadı bir türlü. Marksistin
de, kapitalistin de salaklığı, üretimi fabrikada vida sıkmak sanmalarında:
Şarlo da bir filminde bununla sıkı kafa bulmuştu.
Devam:
“2008
krizi sonrasında Batı ekonomilerinde deflasyon (fiyatlarda gerileme)
yaygınlaştı. Düşen fiyatlarla üretimi sürdüren borçlu şirketler zorlanır. Eski
krediler zor ödenir; yenilerinden kaçınılır; kriz ortamını aşmak güçleşir.
Bu
nedenle Batı merkez bankaları, enflasyonla mücadelede uyguladıkları Friedman
formülünü anti-deflasyonist doğrultuda işlettiler; en azından yüzde 2’lik bir
enflasyon temposunu hedeflemeye başladılar. Politika faizlerini sıfıra, eksiye
indirdiler; finansal piyasalara trilyonlarca likidite pompaladılar.”
Sistemin
çözümlenmesi küllüm mafiş. Sağınki de mafiş, solunki de mafiş.
Deflasyon
neden oldu?
Tüketim;
o zamankini geçip, geleceğinkine girip, o gelecekinkini de geçip bitince, yani
durunca, insanlar artık tüketmemeye veya borçtan battıkları için tüketememeye
başladılar.
Bunu ev
konusunda yaptılar örneğin. Hane başına düşen kişi sayısına yönelik olabilir ev
sayısından çok eve doğru üretim zorlandı. Sonra kredi ödeyemeyecek kişiler de
ödeyemeyip, evlerini ve herşeylerini yitirdiler.
Bu,
abidik gubudik mallar tüketebilecek Suriyeliler’i ölü veya göçmen yapıp, o
potansiyel tüketimi sıfırlamak veya eksilemek ile aynı mantık. Bu, çarşıdaki
pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak: Çünkü onlar, senin ülkene gelip,
ekonomik göçmen olup, ülkeden para çıkartıyorlar dışarıya.
Bu,
kapitalizmin değil, ekonomik büyümenin sınırı.
O
nedenle, artık ekonomik küçülme gerekli.
Bunun
için de, üretim alanları küçülecek.
Bunun
için de, on milyonlarca işçi işsiz kalacak.
Sonra, (Çin’deki
30 yıllık tek çocuk politikası gibi) sert doğum kontrolü ve savaş gelecek,
geldi bile.
E kimse
onlara, bu kadar bol düzüşün, demedi.
Boratav’ın
diyemediği bu:
5
milyarlık 2.-N. Dünya’da 1-2 milyar fazla nüfus var. Bunun 350 milyonu 1.
Dünya’da göçmen.
Geri
kalanının var olması veya yaşaması için herhangi bir neden yok. Onları besleyecek
gıda yok. Onlar için gıdayı bu Dünya gezegeni üretemez, üretemiyor da. Bu
insanlar vasıfsız, bu insanlar kültürsüz, bu insanlar geçmişin tüketiciliğiyle
Pavlov köpeği.
Sonra,
Verhulst denklemi parametreleri kendi kendilerini azaltıyor. Dünya nüfusu, 2100
gibi 10 milyarda gibi duracak.
2150’ye
kadar da, emekçi, 3. Dünya, şu bu fazlalığı sorunu sürecek.
Dünya’nın
hiçbir ekonomik gücü, onların tamamına iş alanı açamaz.
Bunları
da, başka ekonomistler de çoktan yazdı ama Boratav işine gelmeyen metinlere
karşı ümmi takılıyor gibi.
Dipnot:
3.
Dünya’nın ucuz emeği, 1. Dünya’nın
azalan nüfusundaki üniversite mezunu
vasıflı müstakbel çalışana bile iş bırakmadı son 5-7 yıldır. Onlar da,
ülkelerini terkediyorlar: Yeni Orta Çağ’ın dolaylı göstergelerinden biri de bu.
(13 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder