Perşembe, Ekim 19, 2017

Negasyon dö la Necmettin Salaz: Kerkük’ü bırakma kararı Süleymaniye’de alındı

En hatalı olduğu yer en başta:
“Bunu savaşın neticesi belirlerdi ama Kürtler içeride ve dışarıda bu kadar prestij yitirmezdi. Çok kayıp olur, çok insan ölürdü. Ama Kerkük düşmezdi. Çünkü 4 parçadaki Kürtler buna tavırsız kalmazdı.”
Anımsadığım kadarıyla Apo, referanduma karşıydı. Müslim şu an İdlib ile meşgul. Talabani, Barzani’ye karşıt. Bu 3’ünün yardım edeceğini ummak, hayal. Ayrıca, o 3 parçadaki peşmergeler Kerkük’e gelemezdi. IŞİD, Irak, Suriye, ÖSO, Türkiye orduları var o bölgede. Kısacası, katliam olurdu, Haşdi Şabi dağıtırdı ortalığı: Yöneticiler, bunu bildiği için teslimiyetçi davrandılar: Kimse, kazanacağını bildiği durumda, bir savaş alanını terketmez.
En geçerli olduğu yer ikinci:
“Dostu, avukatı olmayan bir halkın bu koşullarda bağımsızlık referandumuna gitmesinin halkı zora sokacağını söylediğimizde, bazı Kürtler bizi ihanetçilikle bile suçluyordu. Oysa 4 tane devlet tarafından parçalanmış ve kuşatılmışsın. Emperyalistler, işlerine geldiği dönemlerde seninle belli ilişkiler geliştirir ama işleri bittiğinde sırtlarını dönebilirler. Referandum öncesinde, çarçur da edilse, Kerkük’ün yeraltı-yerüstü kaynakları Kürtler’in elindeydi. Referandumun gerçekleşmesi halinde Irak, İran ve Türkiye, ne yapacağını söylemişti. ABD de bu referanduma karşı çıktı ve Kürtlere “bu savaşta yalnız kalırsınız” dedi. Fakat Kürdistan yönetimi ısrarla referandumu yaptı. Üstelik bu referandumu yapanlar da arkasının gelmeyeceğini, bağımsızlık ilanının yapılmayacağını biliyor, söylüyordu. Sonuçta referandum yapıldıktan sonra müeyyideler de başladı. Hava sahası, sınır kapıları kapandı. Irak, Kürtlere “2014 sınırlarına çekilin” dedi.”
Nolcek? Bizi de faşistlikle suçluyorlar. Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar ve dost acı söyler.
Gelelim dingildekliklere:
“Elbette yönetim bıraktı diye gençler tepkisiz kalacak değildi. Belki eylemler yapacaklar, belki önümüzdeki günlerde başka şeylere de tanıklık edeceğiz. Bunlara dair belirsizlik sürüyor. Fakat belli olan şu ki, peşmerge devrede değil.”
Beyoğlu’ndaki YDG türü örnekler göreceğiz.
Kürtler’de gençler, geçici olarak, bilek gücüyle, daha aktif pozisyonlar kazanacaklar. Sonra, eski tas eski hamam olacak. Bu proto-feodal yapı baki kalacak.
“2014’te IŞİD saldırınca, Irak ordusu belli alanları terk etmiş ve o alanları Kürtler savunmuştu.”
3,5 yıl bedava askerlik yapmışlar yani.
“2003’ten sonra yapılan anlaşma gereği, Kerkük’te uluslararası gözlemcilerin denetimi altında bir referandum yapılacak ve bu şehrin Bağdat’a mı Kürdistan’a mı dahil olacağı netleştirilecekti.”
En dingildek nokta bu. Bu anlaşmanın altına imzayı atan tüm taraflar, bilek zoruyla işi halledeceğini düşünmüş olsa gerek. Büyük devletler de, bela erteleme yolunu seçmiş. Bu iş, referandumla halledilecek bir şey değil ki. Nüfus oynamaları had safhada. Adil bir seçim oymaz ki.
“Şu an soğuk rüzgârlar esiyor. Goran Hareketi’nden olan meclis başkanı Dr. Yusuf Muhammed, “Barzani halka bir iyilik yapmak istiyorsa, hemen istifa etmelidir” dedi.”
Goran Hareketi, tam karaktersiz çıktı. Referanduma karşıyken, son anda lehinde oldu. Ne Talabani, ne de Barzangi, ona güvenmez artık, halk da öyle.
“Tabii. Kürt halkı, peşmergenin olmadığı dönemlerde çok acı şeyler yaşadı. IŞİD geldiğinde yakaladığı peşmergelerin kafasını kesti ve bu vahşetinin videolarını çekip yayınladı. Halkı yüzükoyun yere yatırıp kurşuna dizdi, üzerlerine benzin döküp yaktı IŞİD. Hâl böyleyken halk, peşmergenin çekildiğini görünce Kerkük’te duramazdı.”
Bir halk, kendi kentini savunmuyorsa, o kenti bir ordu kurtaramaz.
“Peki, Goran Hareketi’ne?
Goran Hareketi’nin bu süreçte herhangi bir suçu yok. Silahlı gücü olmadığı gibi, hiçbir kararın altında da imzası yok.
O halde Goran’a halkın ilgisi artabilir mi?

Artacaktır ama dediğim gibi, silahlı gücü elinde tutan güçler KDP ve YNK.”
İşte en dingildek nokta bu ve 3 şıkkın hepsi de nanay artık. Kürtler sahipsiz yani.
Goran’ın referandum kararının altında imzası var. Dezenformasyona gerek yok.
“Mahmur ve Şengal’deki vaziyet nedir?
Türkiyedekiler “Mahmur” deyince, Türkiye’den gelmiş olanların kaldığı Mahmur Kampı’nı anlıyor. Oysa kamp, Mahmur kasabasına bağlı, 12-13 bin civarında Kürt’ün yaşadığı bir yer. Kamp olduğu gibi yerinde duruyor ama kasaba tamamen boşaldı. Şengal’de ise bir direniş var; halkın büyük bir bölümü şehri terk etmedi. PKK ve yerel silahlı güçler de hâlâ orada duruyor. Fakat Şengal’in etrafı tümden Haşdi Şabi’nin elinde. Oradaki peşmerge gücü de çekildi. Oysa aynı peşmerge, Şengal’i almak için PKK’lilerle çatışmıştı.”
Hah, sonunda ağzında baklayı çıkarmış. Durum bu. Bu arada PKK, hala oralarda bir yerlerde. TC ordusu da.
“Türkiye açısından mesele şudur: Kürtler’in elinde olmasın da, kimin elinde olursa olsun!”
3,5 yıl Kürtler’in elindeydi ama. TC de bir şey yapmadı ama.
“Yani Kürdistan ikiye bölünebilir mi?

Zaten her iki tarafın kendi ordusu, siyasetlerine göre yaşam tarzları vardı. Ama şimdi iki ayrı yönetim ortaya çıkarsa, üzücü olur ama şaşırtıcı olmaz. Kerkük zaten şu an fiilen Süleymaniye ve Erbil’in arasında tampon bölge haline geldi. Haşdi Şabi, Erbil ile Süleymaniye arasındaki geçişi Kerkük üzerinden keserse, kesebilirse Kürdistan fiilen iki ayrı yönetime bölünmüş olacak.”
Yanıt doğru ama soru eksik: Kuzey Irak, kaça bölünecek? Goran pay almayacak mı? Ya IŞİD (küçük bir alanda da olsa, hala orada)? Ya ÖSO? Ya Türkiye?
İlk Kürdistan hayali, Kürtler tarafından uygulanmaya kalktığı an 50 yıl uzağa ötelendi.
Şimdilik nokta. Ve de es.

(20 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: