2013’te
Habertürk’te Kürşad Oğuz’la konuşmuş:
4 konu:
Askerin gücü:
“Bir gün
babam “Otur bakayım” dedi, “Polislerin ayakkabısını gördün mü?” Evet baba,
dedim. “Nasıldı” dedi. “Benimki gibi”, dedim. “Benimkine bak” dedi. O zaman 2
tür subay potini var. Biri Roosevelt, diğeri Churchill. Roosevelt uzun, konçlu.
Churchill’ler kısa. O, Roosevelt giyerdi. “Bak oğlum” dedi, “Öteki ayakkabı
kıçınıza girerse, kolay çıkar. Bendeki bir girerse, bir daha çıkmaz. Bunu git,
arkadaşlarına da söyle.””
Adam,
daha ne desin?
Bozmak
istemediği Harp Okulu kültürünü bile bozmuş, oğluna iyilik için.
1960’da
girdi, aymadılar; 1971’de girdi, aymadılar, 1980’de girdi; bir daha da çıkmadı,
hala da aymadılar ANAP-AKP çizgisinin asker ürünü olduğuna.
Silahlı mücadele:
“Mesela
Dev-Genç’in toplu silah alımına başkan olarak hiç şahit olmadım. Vardır
mutlaka, babasının silahını almıştır.”
En zayıf
olduğu konu bu. Çünkü Dev-Gençliler, 1968’den başlayarak, Filistin’de en
kalabalık olarak eğitim gören grup. Silah getirdiklerini de kendileri anlatmışlar
zaten. Uluer’in bunları bilmemesi ayrı bir kabahat, bilip söylememesi ayrı bir
kabahat. Çünkü, 1981 gibi, kendisi de Filistin’e kaçtığını kendisi anlatmış.
Ancak,
bu konuda kendisine güvenirim, çünkü alengirli işleri yapanlar, karda yürüyüp
iz bırakmadılar: Daha 1968’de, Siyasal’da uyuşturucu satılır ve kullanılırmış
ama bilen azmış ve susarmış, bunu da Atilla Sarp yazmıştı zamanında.
Kürtçülük:
“Kürt
sorunu düzgün çözülürse, özellikle bu barış süreci kavgasız dövüşsüz, inatlaşmadan,
Kürtçe anadil eğitimi olacaktı olmayacaktı fazla ısrar etmeden -hükümeti
kastederek söylüyorum-, Rojawa’da fazla komplekse kapılmadan halledilebilirse,
burada da Kürtler var, Kuzey Irak’ta olduğu gibi kendi devletlerini veya özerk
bölgelerini kurabilmeliler denirse, belki…”
Buna
‘oha’ demiyorum, ‘vah zavallı vah’ diyorum. Anter anılarını yazmış yayınlamış,
1983’ten beridir faşist bir Kürt ulusalcılığı var, adam neler diyor?
Devrim:
“Humeyni
devrimci değil miydi?
Evet.
İyi
devrimciydi üstelik, yaptı. Ama Humeyni sosyalist değildi. Üçünü aynı anlamda
kullandığımız için sol her yiyene muz haline geldi.”
En çok
buna ‘oha’ dedim. Söyleşiyi yapana da oha. Humeyni, karı-devrimci idi, devrimci
değil. Marksistlerin tamamını öldürttü, üstelik onlar onu başa getirmişlerdi.
Atatürk
de, inkılapçı idi, devrimci sözünü kullanmadı. Mustafa Suphi’nin öldürüldüğünü
biliyordu ve onayladı.
4’te 0:
Ot
gelip, sap gidememiş yani.
Tarih
bilinci, eksiymiş yani. Öz bilinci de öyleymiş yani.
Gömün o
zaman onu da, tarihin kabrine ve kuburuna.
(26 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder