Pazar, Ağustos 06, 2017

Kriz Değil, Çöküş

Önbilgi: Bu saptamayı yapan ve birazdan alıntılayacağımız metni yazan Fikret Başkaya ile 2001 gibi, ‘demokrasim.net’ sitesinde komşu köşe yazarıydık. Üçüncü yazar ise, Mümtazer Türköne idi. 1’i sağda, 1’i solda ve ben ortada gibi idim. Durumu hala çok ironik bulurum.
Gelelim alıntıya:
“Eğer öyleyse, büyük insanlık için iki seçenek var demektir: 1. Bu çöküşün altında kalmak; 2. Aklını başına almak, sürece müdahale etmek, aracın direksiyonunu sola kırmak, insanlığın yegane vazgeçilmez ufku olan sosyalizme, komünizme giden yolu aralamak… Kimse kendini aldatmasın, bu ikisi arasında bir orta yol yok! Gerçi barbarlıkla sosyalizm dışında bir seçenek yok ama “Büyük İnsanlık” elini çabuk tutmazsa, insanlığın bir geleceği de olmayabilir… İnsanlık ve uygarlık kritik eşiğe gelip dayandığına göre, bundan sonra şeylerin seyri, Büyük İnsanlığın ve onların safındaki entellektüellerin basiretine bağlı olacak…”
Öncelikle kendisine, sözü geçen sitede yayınlanan ve internete ‘Demokrasim Net Metinleri’ başlığıyla koyduğum, 12 Eylül 2001 tarihli, 11 Eylül 2001 felaketi hakkında yazdığım metni okumasını öneririm.
O zaman Dünya Sistemi hakkında bilgi sahibi değildim. Ancak, 1980 gibi çook erken bir tarihte, tarihi kapitalizm ile reel sosyalizm arasındaki ekonomik determinizm ayırtsızlığının batıracağını yazmıştım.
Sonra 2001 oldu. 2001’den beridir ne dediysem, aşağı yukarı oldu. Bunlardan 2’sine, AB’nin çözüleceğine ve ABD’nin 1 noluğu yitireceğine yönelik savlarıma insanlar gülmüşlerdi. Şu an ise, AB’yi savunanlar bile, AB’nin bittiğini kabul ediyorlar; ABD’nin eski stratejistleri de, ABD’nin artık 1 no olmadığını ve artı kimsenin 1 no olmadığını yazıyorlar.
Neden böyle oldu?:
Basit: Kendileri böyle yaptı, tıpkı daha önceki tüm hegemonlar gibi, kendi sonlarını kendileri getirdiler.
Devamında ise, Dünya Sistemi daha 1960’larda, 5 bin yıllık tarihin kabaca 400 yıllık sikluslar içerdiğini belirtmişti. Son çöküş tarihi ise, daha o zamanlar bile 2001’i imliyordu. Buna vesile ise, 11 Eylül 2001 oldu.
Tarihte; değişimler, dönüşümler, devrimler, başkalaşımlar vardır. Başkalaşım en makro olandır. Tarih bugüne kadar 2 büyük başkalaşım gördü: Neolitik Devrim ve Sanayi Devrimi. Devrim niyetine de, başarısız SSCB ve Çin örnekleri var.
Dünya Sistemi’cilerin bir bölümü, kapitalizmi 5 bin, bir bölümü ise 500 yıllık sayar oldu artık. Biz, hala 250 yıllık sayıyoruz: Koloniyalizmin merkantilizmi, ne kadar sermaye biriktirmiş olursa olsun, kapitalizm değildi ve bugünün dolar milyarderleri, aslında tarihin en zenginleri değildirler. Ortalama bir insan, 5 bin yıldır aynı biçimde yaşıyor. En önemlisi ise şu: Diptekilerin yaşamı, en büyük krizlerde veya çöküşlerde bile değişmiyor: Açlıktan ölenler, onlar olmuyorlar yani, açlığı denememiş olanlar oluyor.
1980 sonrasında, neo-globalizm neo-globalizm dediler. Sonra 2007 Krizi’nde ortaya çıktı ki, global nüfusun ancak % 50’si kapsanabilmiş ki o da tüm G-7 nüfusunun % 100 katılımı varsayımı ile ki oysa bugün o toplumlarda toplumun % 15-20’si açlık sınırında yaşıyor. Son 10 yılda da, o % 50 epeyi azaldı.
1980 sonrası ise, 1960’larda ve 1970’lerde (1968’liler ve 1978’liler tarafından) 2 kez denenen ve başarısız olan devrimin karşı-devrime dönüşmesi ile hegemon olabildi. Türkiye ise biraz özel bir durumdaydı: İlk 3 darbe olmasaydı, sonra gelen 3 liberal dalga da olamazdı: Neo-sömürgeleştirme-n, böyle bir şey idi.
Yani, bu çöküş dönemini iktidar seçkinleri kadar, onunla işbirliği yapan kitle de besledi.
Başkaya ise, hala Aydınlanma Çağı minvallerinde. Dünya’yı Yeni Orta Çağ’a, dogmatikçe bağlı olduğu pozitivizmin de getirdiğini ölürayak bile göremiyor.
Bu noktadan sonra, entellektüeller hiçbirşey yapamazlar, çok uğraşırlarsa belki sağ kalabilirler ama, yangından ilk kurtarılacak bir şey bulabilmişlerse veya olunacak bir kitap bulup olabilmişlerse. Kitleye bağlanma geyiği çuvalladı, çünkü kitle, entellektüelleri iktidar seçkinlerine sattı.
Gerisi, Ahmet Altan’ın içeride bile, AKP’nin ilk 10 yılı iyiydi, son 5 yılı kötüydü, aymazlığı gibi abuksamalar silsilesi olmakta. Başkaya’nınki de öyle.
İnsanlık türü için henüz yok olma tehlikesi yok. Çünkü; nükleer tehlike 4. Dünyalı eblehlerin bakış açısı sayesinde az tehlikeli durumda ve bunlar da, birbirlerini katledip, 3. Dünya Savaşı’nı değil, 3. Dünya Savaşçıkları’nı yarattılar çoktan.
Ayrıca ek olarak, tarihin ilk uzay devleti Asgardia kuruldu. Bu, geçmişbilim değil, gelecekbilim bile değil, şu anki bir realite. Başarılı ilk uzay devleti ise, Asgardia-N olacak ancak ve ancak.
Başkaya ise, tüm benzerleri gibi, devekuşu hesabınca, realitelere gözünü kapıyor, kafasını kuma sokuyor ve ama poposu açıkta kalıyor.
Çöküşte ne mi yapılır?
Ben ölüyorum paşa paşa, çünkü 1960 doğumlu ve 54 yıl yaşam beklentili biri olarak, miyadımı doldurdum çoktan. Başkaya ise, uzatmaların uzatmalarını zorlayarak, kırmızı kart gördüğü tarih sahnesinde kalmayı ısrar etmeyi yeğliyor.

(6 Ağustos 2017)

Hiç yorum yok: