Önbilgi:
Bu saptamayı yapan ve birazdan alıntılayacağımız metni yazan Fikret Başkaya ile
2001 gibi, ‘demokrasim.net’ sitesinde komşu köşe yazarıydık. Üçüncü yazar ise,
Mümtazer Türköne idi. 1’i sağda, 1’i solda ve ben ortada gibi idim. Durumu hala
çok ironik bulurum.
Gelelim
alıntıya:
“Eğer
öyleyse, büyük insanlık için iki seçenek var demektir: 1. Bu çöküşün altında
kalmak; 2. Aklını başına almak, sürece müdahale etmek, aracın direksiyonunu
sola kırmak, insanlığın yegane vazgeçilmez ufku olan sosyalizme, komünizme
giden yolu aralamak… Kimse kendini aldatmasın, bu ikisi arasında bir orta yol
yok! Gerçi barbarlıkla sosyalizm dışında bir seçenek yok ama “Büyük İnsanlık”
elini çabuk tutmazsa, insanlığın bir geleceği de olmayabilir… İnsanlık ve
uygarlık kritik eşiğe gelip dayandığına göre, bundan sonra şeylerin seyri, Büyük
İnsanlığın ve onların safındaki entellektüellerin basiretine bağlı olacak…”
Öncelikle
kendisine, sözü geçen sitede yayınlanan ve internete ‘Demokrasim Net Metinleri’
başlığıyla koyduğum, 12 Eylül 2001 tarihli, 11 Eylül 2001 felaketi hakkında
yazdığım metni okumasını öneririm.
O zaman
Dünya Sistemi hakkında bilgi sahibi değildim. Ancak, 1980 gibi çook erken bir
tarihte, tarihi kapitalizm ile reel sosyalizm arasındaki ekonomik determinizm
ayırtsızlığının batıracağını yazmıştım.
Sonra
2001 oldu. 2001’den beridir ne dediysem, aşağı yukarı oldu. Bunlardan 2’sine,
AB’nin çözüleceğine ve ABD’nin 1 noluğu yitireceğine yönelik savlarıma insanlar
gülmüşlerdi. Şu an ise, AB’yi savunanlar bile, AB’nin bittiğini kabul
ediyorlar; ABD’nin eski stratejistleri de, ABD’nin artık 1 no olmadığını ve
artı kimsenin 1 no olmadığını yazıyorlar.
Neden
böyle oldu?:
Basit:
Kendileri böyle yaptı, tıpkı daha önceki tüm hegemonlar gibi, kendi sonlarını
kendileri getirdiler.
Devamında
ise, Dünya Sistemi daha 1960’larda, 5 bin yıllık tarihin kabaca 400 yıllık
sikluslar içerdiğini belirtmişti. Son çöküş tarihi ise, daha o zamanlar bile
2001’i imliyordu. Buna vesile ise, 11 Eylül 2001 oldu.
Tarihte;
değişimler, dönüşümler, devrimler, başkalaşımlar vardır. Başkalaşım en makro
olandır. Tarih bugüne kadar 2 büyük başkalaşım gördü: Neolitik Devrim ve Sanayi
Devrimi. Devrim niyetine de, başarısız SSCB ve Çin örnekleri var.
Dünya
Sistemi’cilerin bir bölümü, kapitalizmi 5 bin, bir bölümü ise 500 yıllık sayar
oldu artık. Biz, hala 250 yıllık sayıyoruz: Koloniyalizmin merkantilizmi, ne
kadar sermaye biriktirmiş olursa olsun, kapitalizm değildi ve bugünün dolar
milyarderleri, aslında tarihin en zenginleri değildirler. Ortalama bir insan, 5
bin yıldır aynı biçimde yaşıyor. En önemlisi ise şu: Diptekilerin yaşamı, en
büyük krizlerde veya çöküşlerde bile değişmiyor: Açlıktan ölenler, onlar olmuyorlar
yani, açlığı denememiş olanlar oluyor.
1980
sonrasında, neo-globalizm neo-globalizm dediler. Sonra 2007 Krizi’nde ortaya
çıktı ki, global nüfusun ancak % 50’si kapsanabilmiş ki o da tüm G-7 nüfusunun
% 100 katılımı varsayımı ile ki oysa bugün o toplumlarda toplumun % 15-20’si
açlık sınırında yaşıyor. Son 10 yılda da, o % 50 epeyi azaldı.
1980
sonrası ise, 1960’larda ve 1970’lerde (1968’liler ve 1978’liler tarafından) 2
kez denenen ve başarısız olan devrimin karşı-devrime dönüşmesi ile hegemon
olabildi. Türkiye ise biraz özel bir durumdaydı: İlk 3 darbe olmasaydı, sonra
gelen 3 liberal dalga da olamazdı: Neo-sömürgeleştirme-n, böyle bir şey idi.
Yani, bu
çöküş dönemini iktidar seçkinleri kadar, onunla işbirliği yapan kitle de
besledi.
Başkaya
ise, hala Aydınlanma Çağı minvallerinde. Dünya’yı Yeni Orta Çağ’a, dogmatikçe
bağlı olduğu pozitivizmin de getirdiğini ölürayak bile göremiyor.
Bu
noktadan sonra, entellektüeller hiçbirşey yapamazlar, çok uğraşırlarsa belki
sağ kalabilirler ama, yangından ilk kurtarılacak bir şey bulabilmişlerse veya
olunacak bir kitap bulup olabilmişlerse. Kitleye bağlanma geyiği çuvalladı,
çünkü kitle, entellektüelleri iktidar seçkinlerine sattı.
Gerisi,
Ahmet Altan’ın içeride bile, AKP’nin ilk 10 yılı iyiydi, son 5 yılı kötüydü,
aymazlığı gibi abuksamalar silsilesi olmakta. Başkaya’nınki de öyle.
İnsanlık
türü için henüz yok olma tehlikesi yok. Çünkü; nükleer tehlike 4. Dünyalı
eblehlerin bakış açısı sayesinde az tehlikeli durumda ve bunlar da,
birbirlerini katledip, 3. Dünya Savaşı’nı değil, 3. Dünya Savaşçıkları’nı
yarattılar çoktan.
Ayrıca
ek olarak, tarihin ilk uzay devleti Asgardia kuruldu. Bu, geçmişbilim değil,
gelecekbilim bile değil, şu anki bir realite. Başarılı ilk uzay devleti ise,
Asgardia-N olacak ancak ve ancak.
Başkaya
ise, tüm benzerleri gibi, devekuşu hesabınca, realitelere gözünü kapıyor,
kafasını kuma sokuyor ve ama poposu açıkta kalıyor.
Çöküşte
ne mi yapılır?
Ben
ölüyorum paşa paşa, çünkü 1960 doğumlu ve 54 yıl yaşam beklentili biri olarak,
miyadımı doldurdum çoktan. Başkaya ise, uzatmaların uzatmalarını zorlayarak, kırmızı kart gördüğü tarih sahnesinde
kalmayı ısrar etmeyi yeğliyor.
(6 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder