Cehalet
ve eşleniği olan şey, Mert’i söyletmiş:
“Cumhuriyet'teki
yazılarına son verilen Nuray Mert, açıklamalarda bulundu. Yaşadıklarının
kendisine 28 Şubat dönemini hissettirdiğini belirten Mert, "Türkiye, batmış
vaziyette. Ama bizim laik kesim için, 'Darwin mi dogma, yoksa başka bir şey mi
dogma?' konusu, belli ki daha çok önemli" dedi.”
Gelelim
Mert negasyonlarımıza:
Aynen
öyle.
Çünkü,
ancak o sayede Eratosthenes’in enlem-boylam bilgileri 1.800 yıl boyunca
kullanılmadan, kapalı kapılar ardında saklanabil(ir)di. Önce kampüs duvarsız
yapılan kampüs sitesi, o nedenle kitleden korunmak için, tıpkı bir kent suru
gibi, tıpkı bir bilgi-kenti korur gibi
duvarlarla çevrildi.
Sözü
İstanbul düşerkenki melek tartışmalarına getireceğim derken, cehaleti kendisine
başka şeyler söyletmiş.
Evrim
konusu bir dogma değildir, bir kuramdır. Kanıtlanmış durumdadır ama bugünün o
yarı-aydıncıkları, o evrim kuramını anlayacak beyne sahip değildir.
Evrimi
laikler savunmazlar, bilimciler savunurlar, çünkü evrim dirimbilimseldir /
bilimseldir ve bilim bilimcilerin işidir, çakma
liberal demokrat köşe yazarlarının değil.
Tektanrılı
dinlerle evrim kuramı çatışmayabilir veya inananlar böyle bir çatışmadan uzak
durabilirler. Evrim kuramını kuranlar arasında, 3 tektanrılı dinden herhangi
birine biat etmiş çok sayıda inanan da
vardı.
Kendisi,
tıpkı Ahmet ve Mehmet Altan gibi, yalnızca arkadan ve alttan sufle aldığı için,
liberal demokrat yazar kisvesinde ama asla ve kata demokrat olmayarak ve asla
bugünkü anlamında liberal olan bir
demokrat olamayacağı için.
Şu anda
tartıştığımız konu, gelmiş olan Yeni Orta Çağ’da bir yeni-entellektüelin hiçbir
sınıfa bağlanmadan, (Fahrenheit 451’deki gibi) hangi kitap olabileceği veya
olmayı seçeceği veya yangından
kurtarılacak ilk neyin olacağına vereceği yönündeki karardır.
Devlet
batmış veya kalmış, entellektüeli bağlamaz. Bağlanan entelektüel, İbn-i Sina
veya İbn Haldun gibi, bağlandığı padişah öldükçe veya tahtını yitirdikçe, hapisten hapise yatay geçiş yapar.
Ondan sonra da, İbn-i Sina gibi yaşayacak ülke bulamadığından yakınır. Sormaz
ki yollardaki / tao’daki abdal kimdir, neden böyledir veya aşık veya zamandaşı Hallac-ı Mansur.
Mert,
son bağlandığı kale-site-devlet düşünce, bi-iktidar
kalıp, kapıkulu olacak kapı bulamayan
kapı şeysi gibidir.
Liberal
demokrat yazarlar, son iktidar tarafından maşa gibi kullanıldılar, daha doğrusu
kendilerini kullandırdılar. İşleri bitince bir kenara atıldılar, şimdi de bunu
kavrayamıyorlar. İzzet ikbal ve/ya o iktidar bitince, sudan çıkmış balık gibi
oldular.
Mert de
öyle.
Dipnot:
Dahaki
metinlerde yazdık, burada özetleyelim:
Devlet
batmaz, bir formu gider, bir formu gelir. Osmanlı gitti, 1. Cumhuriyet geldi
örneğin. Şimdi de, 1. Cumhuriyet gitti ama 2.’si için zaman gerekli,
dolayısıyla zaman fetret zamanı.
(10 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder