Türkçe’yi
çok seviyorum, çünkü o bir doğal dil değil, en azından benim için. Bana
verildiği gibiliğiyle ve kadarıyla yapay bir dil iken, ben onu öte-dil (meta
language) de kıldım.
Önnotlar:
Bir: Tüm diller melezdir, dil ailesi tasarımları da. Yani diller tarihinde,
daha önceleri farklı dil aileleri vardı. Gelecekte de farklı dil aileleri
olacak. Yapay ve öte dil oluşumları, bunların bir bölümünü kapsar. İki: Tüm
mantık dilleri (Aristo’sal olanlar ve olmayanlar), tüm matematik dilleri
(örneğin Euclid’sel olan ve olmayan geometriler), zaten hem yapay, hem de öte
dillerdir.
Karşılaştırmak
için:
İngilizce
aşırı melez bir dil: Ana yapısında belki 10 (eski ve yeni) dil var: Anglca,
Saksonca, Galce, İrlandaca, Keltçe, Danca, Nordikçe / Vikingce, Fransızca,
İskoçça. Üzerine 100 dilden (sömürgecilik dönemi nedeniyle) sözcük ödünç aldı.
En basit örnek, 350 yılda ‘thou’nun kullanımdan kalkması. Ki bu da, onu yamuk
yumuk semantikli kılıyor.
Türkçe
Ö-E-T (özne, eylem, tümleç), İngilizce Ö-E-T yapısında. Ama bu kesin bir fark
mı belli değil, çünkü Çince’nin ne sözcüğü var, ne hecesi, ne de harfi. Dil
tarihindeki dil tanımlamaları ise, 100 yıllık hepi topu ama yazılı dil 5-6 bin
yıllık. Sümerce, pek bugünkü tanımlara
girmiyor örneğin. Bazı dillerin zaman
kipleri bir acaip örneğin.
Yani
benim bakış açımdan doğal diller, dil altı anlambilimde diller, eksik diller, düzensiz diller, tanımsız
(veya sentetik ve analitik tanıma gelmeyen) diller olmakta.
Yapay
diller ise, bunların tersi olmakta.
Öte
diller ise, özellikle semantik açıdan öte diller olmakta: Tümlev imi gibi.
Tümlev imi’ni gündelik dile döksek, şöyle bir şey olur belki: Sayıları harfle
yazma, rakamla yaz. Sayıları rakamla yazma, yeniden soyutlayarak harflerle (fonksiyon değişkeni anlamında) yaz.
Fonksiyonların genel kaplamını / kapsamını hesaplamak için, tümlev imi’ni yarat
ve kullan. Nasıl ama? Aynen öyle ama.
İşte
benim yarattığım NEK’ler ve yeni sözcükler böyle: Sorun, ‘poliyalektik’ veya
‘çokuşum’ demek değil, bunları tanımlamak sorun: Poliyalektiğin Euclid,
Riemann, Bolyay-Lobaçevski geometrilerini tanımlamak sorun. Hep böyle, dilselce
1 adım yukarı ötelemek sorun. Süreçleme tao’su’nda kalabilmek sorun.
Veya bir
önceki paragraftaki gibi, genelde yapılmadığı gibi, bir iki nokta üstüste ertesinde bir tane daha, bir tane daha ve
böylelikle içiçe n tümce/cik kurmak.
Bunu
Türkçe’de yapabiliyorsun ve bir de İngilizce ile aynı dil ailesi içindeki
Almanca’da ama İngilizce’de sakil kaçıyor veya anlamsal içeriği kavranamıyor
öyle yapınca.
Bu,
Türkçe’nin sözcük üretebilme bükümlülüğünü,
tümce / tümcecik / altümce üretebilme
biçiminde bükümleyerek ötelemek aslında.
Ki bu
meta-mantık ve meta-matematik için de kullanılabilir aslında.
Tamam,
İngilizce Dünya dili ama bildiğim kadarıyla resmi olarak da Türkçe en düzenli
dil ve benim kullandığım ve yarattığım biçimiyle de, en öte-dil.
Şimdilik
yani.
Düşünce-öte için ise, bunun n değil, N adım
ötesi ve belki de 999 yıl gerekiyor daha.
Kendimce
oralarda takılıyorum henüz ve muhtemelen artık düşünce evrimi yolumun sonlarındayım.
(22 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder