Çarşamba, Ağustos 09, 2017

Yeni Devlet Nasıl Kurulur, Nasıl Kurulmaz?: Murat Belge Negasyonu

Murat Belge, bir zamanların ‘Lost’ dizisi gibi, konuyu bozdukça bozuyor, bilgi ve zeka düzeyini düşürdükçe düşürüyor.
Bu kez şöyle demiş:
“Belki paradoksal görünür ama bu soyutlama düzeyinde baktığımızda, bu düzeyde olanlar, "devlet yapısının değişmesi" ya da devletin yeniden kurulması" gibi bir olay olmaktan çok, tarih içinde değişen yapının aslına döndürülmesi olarak değerlendirilebilir.”
Vah ki ne vah. Vah vah da vah vah.
Bir önceki politik momente dönmekle, aslına rücu etmek arasında dağlar kadar fark var.
Padişahlıktan ve halifelikten çıktık, cumhuriyete girdik. Şimdi, padişaha ve hilafete geri dönsek, aslımıza mı rücu etmiş olacağız?
Onun sözünü ettiği şey, daha önceki erken cumhuriyette kuvvetler birliğinin, 1950 sonrasında kuvvetler ayrılığına dönüşmesi.
Atatürk de tek adamlıkmış, Erdoğan da öyleymiş.
Birileri bu adama akıl fikir versin.
Meşruti monarşi, mutlak monarşi, teokratik monarşi, diktatörsel monarşi, militarist monarşi, reel sosyalist monarşi, faşist monarşi aynı şeyler mi?
Hepsinin örneği var ama:
Kraliçe Elizabeth, Brunei Sultanı, Papa, 2 kere Franco, Stalin, Hitler, aynı tip yönetim mi kullandılar?
Hepsi tek adam bunların.
Belge’yi negasyonladık ama asıl sorumuza gelmedik:
Birinci Cumhuriyet’ten İkinci Cumhuriyet’e geçilince ne oluyor? Fransa bunu 4 kere yapıp, 5. Cumhuriyet’ine geldi, ne oldu?
Demek ki devlet, rejim, şu bu değişiminin tanımı, o denli açıkseçik değil.
Olası ölçütler:
Anayasa değişimi.
a-      Rejim değişimi ki yukarıdaki monarşiler arası geçiş olursa da, bu bir rejim değişikliği sayılabilir. İstemeyen saymaz ama. Tanımlar bulanık çünkü.
b-      Tek partililik veya çok partililik (arada ABD’nin 2 partili sistemi var).
c-      Güçler birliği veya ayrımı.
d-      Cumhuriyet türü yönetim biçimlerinde, cumhuriyetin niteliğinin değişmesi ki anayasal değişiklik de böyle bir şey.
1789’dan beridir, birden çok ülkede krallık gitti, sonra geri geldi veya getirildi.
1648’de İngiltere’de kral götürüldü, yerine askeri diktatör geldi ki bu en çok İspanya’da yaşandı.
1990 ertesinde eski Bulgar kralı, ülkesine geri dönüp meclise girdi.
Andorra’da yakın zamana kadar, 1 prens ve 1 piskopos birlikte hükümdar idi. Melez ve duble monarşi gibi bir durumdu yani.
Belge’nin bunları biliyor olması gerekli, tıpkı bir zamanlar tersini söylediğinin tersine, Fransa’da ulus-devlet inşasının, devrimden hemen sonra tek ulusal dil kullanımı zorunluluğuna geçilmesiyle başladığını bilmiş olması gerektiği gibi.
Bunuyor desek değil, kambura yatıyor desek değil.
Bir de dürüstsüzlük etmiş:
Bugün eğer Kürtler ayrı bir devlet kurarsa, Türkiye işte o zaman devlet olarak bitmiş demektir. Onu 2. Cumhuriyet bile kurtaramaz. Ve Belge, buna karşı olmadığını açıklamıştı bir zamanlar.
Gelelim sevgili TC’mize;
1923-2013 arasındaki TC tarihini 9 döneme bölüp, 3 adam, 3 darbe, 3 liberalizm olarak şemaladığımı daha önceleri kezlerce yazdım. Benim bakış açımda da 1. Cumhuriyet, Aralık 2013’te bitti ve bunu da öngörmüşüm, öngörmüşüm diyorum, eski yazılarıma bakınca bunu gördüm. 10 yıllık dilimleme, zaten öyle bir şeyi tahmin ettiriyormuş.
Onu bitirmek, AKP’ye kısmet oldu ama 3 darbe olmasa, 3 liberalizm olmazdı, 3 liberalizm olmadan da (yani 1 veya 2 liberalizm dalgasıyla), 1. Cumhuriyet bitmezdi. Ve Atatürk’ün cumhuriyetini zaten 1938’de yok etmeye başlamışlardı, hatta o sağken ve sağlıksız iken bile.
Müstakbel cumhuriyet de, ne Mehmet Altan’ınki olacak, ne de bir başkasınınki. Çünkü artık tarih akışı, tüm Dünya’da şapa oturdu. Dünya’nın yarısı zaten liberalleştirilemedi, onlara hiçbirşey olmayacak. Geri kalansa, 10 veya 16 yıldır çöküyor zaten.
Osmanlı’da fetret olduysa, Cumhuriyet’te de olabilir. Bu fetretleşmenin değişik dillerde ve söylemlerde değişik adları var: Kaos (genel), karanlık (Ukrayna), terör (Fransa), vd.
Bildiğimiz kadarıyla tüm Dünya’da eşlenik Orta-Çağ’laşma şimdiye dek hiç olmadı ama şu anda olan tam da o.
Çıkış olarak:
Bu durumda, 2. Cumhuriyet için koyduğum başlangıç menzilini, 2023’ten epeyi ilerilere çekebilirim.
Dipnot:
Belge’nin beni deli eden bir alıntısını daha yapayım:
“Tamamlanan (tarihte hiçbir şey tamamlanmaz) bu işi ben bir "seçkin azınlık" diktasından "pleb çoğunluk" diktasına geçiş olarak görüyorum. İkisinin de dışavurum biçimi "tek adam sultası."”
Tarihte insan türü tamamlanır, çünkü tarih insanınkidir, Homo Posterus’un tarihi olmaz. İnsan türü de (veya 1. Homo Sapiens de), 1945’teki 2 atom bombasıyla zaten çoktaan bitti.
Ortada dikta falan olmadı hiç, onu başarmaya debelendiler ama bugüne kadar hiç kimse onu beceremedi. Ne İnönü CHP’si, ne de Erdoğan AKP’si. Stalin 30 milyonu, Mao 20 milyonu, Kmerler 3 milyonu mezara yolladı, buna devrim iç savaşları dahil değil, kitlesinin canını alma bu yalnızca.
Şu anda Türkiye’yi taşralılar yönetmiyor, çünkü kimse yönetmiyor veya yönetemiyor. Üstelik taşralı güzellemesini yapanlar, onun müridleri idi. Müslümanseverlikleri gibi, taşralıseverlikleri de mevcut Yeni Birikim’cilerin.
Bugün olup biten şey, yanılmış devlet, devletin güçlerinin birbiriyle savaşması, sokaktan çekilip oraları kent cangılına çevirme gibi durumlar ertesinde, eline silah geçmiş ayaktakımının, başıbozukların, mafyanın, mafyacıkların, kenar mahalle sultancıklarının gepgeçici sultalarıdır.
51 yıllık okuryazarlığımda, 10 egemen tarikat dönemi, 10 hegemon baba dönemi, (1960’ı ana karnında yaşadığım için 1 eksik olarak) 3 başarılı darbe, 3-5 başarısız darbe gözledim. Yani hegemonya dediğin, 5 yıl sürüyor yalnızca. AKP’ninki 12 yıl sürdü ama AKP’nin hükümetlerinin ortalama ömrü ile genel ortalama aynı. Yani, AKP en az 3 proje oldu şimdiye dek: Erdoğan, Davutoğlu, Yıldırım. Yani AKP başlangıçta, bir ABD projesi idi ama artık ABD de balatayı sıyırttı: Sağ olsun Trump delisi. Dolayısıyla AKP, başıboş kaldı. İçeride entelejesiyansımız, liberal demokrat köşe yazarı kamuflajında 10 yıl onu desteklediler, sonra da onlar onları içeri attılar. CHP desen, 12 yılda 0 muhalefet gösterdi. Tüsiad 5’e bölündü. Ordu dağıtıldı. Medya ödülle veya cezayla bitirildi.
Olabilir, ben 54 yıldır aynı yemekleri yediğimi ve refah düzeyimin aynı olduğunu biliyorum. 80’in 50’si için de öyle hala.
Yani:
Gelecek hep gelir ve uzun sürer.
Demokrasi ise, 2.500 yıllık bir yalan-sahte-söylem, çünkü kitle ona hiç ikna olamadı. Eğer çoğunluk demokrasi isterse, nah başarır dikta. Evren, % 92,5 aldı da ne oldu?: Evde göz hapsinde öldü. Bu ülkeye de, AKP önkoşullarını bu adam soktu. Sonra da, AKP’liler onu mahkum ettirdiler.

(9 Ağustos 2017)

Hiç yorum yok: