Çarşamba, Ağustos 02, 2017

Erdoğan’ı Ekonomiyle Sıkıştırmak

Alman basını bu kanıdaymış.
Bir haber:
“Şu açık. Türk Hükümeti politika değişikliğine gitmediği müddetçe Türk ekonomisi için durum kasvetli bir hal alacaktır. Türk Hükümeti’nin imaj kampanyası, Alman şirketlerini yatırım yapma konusunda ikna etmeye yeterli değil. Bunu yaptığım çok sayıda görüşmeden biliyorum. Erdoğan, artık bu düşten uyanmalı, bunlar işe yaramayacak.”
Türkiye’nin nakit para akışına gereksinim duyduğu kesin ama Almanya’nın bu kaynakları kurutabileceği kesin değil. 208 Krizi’nde piyasaya mafya parasının girmesine izin vermiş bir sistemden söz ediyoruz burada. Türkiye, reel faiz olarak, belli bir oranı tutturduğu sürece, para bulur. Az bulur ama bulur.
Sonrasında da, her tür kara paraya yöneliş başlar. Zaten veba düzeyinde olan kronik kriminalite sistemi gömebilir pekala o zaman.
Tüm bunların 2 yılı bulacağı kanısındayız, çünkü makro-uluslararası kurumlar, çook yavaş karar verir, daha da yavaş uygular. Zarrab gibi önemli bir davanın açılabilmesi 2 yıl aldı, gerisini siz düşünün.
Araplar nedense bu kadar salaklık etmekte devam ederse, bilmem kaç yüz milyar dolarlık uluslararası para da, Türkiye’ye kayar. Haa, bu ekonomiyi kafaüstü çakar ayrı konu: Fren balataları aşınmış bir arabanın balatalarına bir de yağ sürerseniz, o araba yönetimden çıkar, ya stagflasyon olur, ya da hiperenflasyon, belki de ikisi birden.
Bu stagflasyon-hiperenflasyon çakışıklığı, pekala tüm G-7 ekonomilerine bile yayılabilir. Almanya’nın bundan muaflığı da, AB’yi 4. Reich yapmasıyla mümkün olabilir.
Gördüğünüz üzere; ABD Kore’deki, Almanya 2 dünya savaşındaki, Türkiye ise Osmanlı’daki tüm hatalarını aynen sürdürebilir görünüyor. Toptan batacaklık olasılığı da, bu nedenle sözkonusu.
O nedenle, 1929 gibiki 2029 Krizi’nden söz ediliyor uzun süredir. Trump da, bunu 2024’e aldı çoktan.
Tuhhaftır ama 1912-1922 İstanbul’u, ‘3 İstanbul’da bile, doğrudan anlatılmadı hiç. Toplumun ana 10, altküme 100 kesiminin davranışları kayda geçseydi, onlardan yararlanabilirdik.
Elimizde bir tek, 1916-1926 arasında İstanbul’da intiharların katsal arttığı, bunun ilk yarısında azınlıkların, ikinici yarısında Müslümanlar’ın sayısının önde olduğu yazılı. Batman gençkız intiharları salgını, Kürt tarafının o aşamayı geçtiğini imliyor, sıra Türkler’de. Bu da, bonzai salgınıyla dolaylı biçimde çoktan tezahür etmiş bile olabilir. Kürtler’de ise, YDG nihilizmi bir gösterge idi ama pek izlenemedi.
O nedenle Almanya, bu seçimiyle, ülkesindeki Alamancılar’ın intihara ve intihar bombasına doğru kaymasına neden oluyor olabileceğini, bir düşünmesi gerekli. Oysa onlar, kökenli nüfus sayımı yapmadığı için, ülkesinde kaç Türk olduğunu bile bilmiyor.

(39 Temmuz 2017)

Hiç yorum yok: