İshak
Karakaş ve Ahmet Tulgar (yapanlar), Gizem Kahyaoğlu ve Bulut Arslan
söyleşisinin kapanış bölümü:
“İshak
Karakaş- Arkadaşlar, zaman zaman umudu kesip, sizden daha önceki kuşakların
verdikleri emekleri görüp, "ya bu ülkede devrim olmaz" dediğiniz
oluyor mu? Geçmişe nasıl bakıyorsunuz? Sizden önceki sol kuşaklarla aranız
nasıl?
Gizem
Kahyaoğlu- "Ya bu ülkede devrim olmaz" demiyoruz tabi ki. Anadolu
toprakları devrime gebedir. Devrime inanmıyoruz, olacağını biliyoruz.
Yaptığımız işler sırasında, eski devrimci abilerle karşılaştığımızda umutsuzlar,
"Biz çok bedel ödedik, çok mücadele ettik. Devrim olmaz bu saatten
sonra" diye yakınıyorlar. Biz de "eskiden o koşullarda çıkıp, o
pankartları asmasaydınız, yazılamalara çıkmasaydınız, biz şu an bu kadar rahat
asamazdık o pankartları abi" diyoruz. Çok fazla emek harcanmış, çok fazla
bedel ödenmiş, elimizden geldiği kadar deneyim aktarımı almaya çalışıyoruz.
Böyle üstüne katarak, mücadeleyi ilmek ilmek örerek kazanacağız.”
Son 50
yılın özeti:
1968’liler
yenik, 1978’liler yenik, 1988’liler kayıp, 1998’liler kayıp. 1983-2017 arası 34
yıl çünkü. 1975 sonrasıki kuşak şimdilik ezeli-ebedi ergen çünkü.
1998’liler,
belki de 2000’liler olarak, kırılma çizgisi olabilirler. Kendi hesabıma, 1994,
1996, 1998 doğumlu 3 genç tanıyorum. Şu ya da bu alanda umutluyum onlardan ama
belki 30 yıl alacak yollarını bulmaları.
Bu kadar
az istisna ile de, şu anda Türkiye’de değil devrim, ancak tüketim toplumu
olabildiğini görüyoruz. Söyleşiyi veren arkadaşların da öyle olduğunu
düşünüyoruz.
‘Devrim
olur mu?’ yerine, ‘devrim gerekli mi?’ diyoruz biz. Bizce gerekli değil. Yeni
bir Atatürk de gerekli değil.
Otonom komünler olabilir, matematik / felsefe
köyleri olabilir, neo-kampüsler olabilir, ‘home-office’ veya ‘part-time’
çalışmak ve sonrasında kitap okumak olabilir. Bugünün koşullarında, Nauru’dan
bile Einstein çıkabilir.
Dolayısıyla
biz, devrimin hala 1-10 kişilik olduğunu, bu ülkenin devrimcilere değil, gerçek-has
entellektüellere gereksinimi olduğunu düşünenlerdeniz. Bu 2 genç arkadaş da,
onlardan 2’si gibi görünmüyorlar. Söylemleri hala aynı söylem, zihniyetleri
hala aynı zihniyet: Kurtarıcılık. Bu
yön-vektör, o zaman da açmazdaydı, şimdi de açmazda.
(13 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder