Çarşamba, Ağustos 16, 2017

Türkiye’de Devrim Olur mu, Ne Zaman?

İshak Karakaş ve Ahmet Tulgar (yapanlar), Gizem Kahyaoğlu ve Bulut Arslan söyleşisinin kapanış bölümü:
“İshak Karakaş- Arkadaşlar, zaman zaman umudu kesip, sizden daha önceki kuşakların verdikleri emekleri görüp, "ya bu ülkede devrim olmaz" dediğiniz oluyor mu? Geçmişe nasıl bakıyorsunuz? Sizden önceki sol kuşaklarla aranız nasıl?
Gizem Kahyaoğlu- "Ya bu ülkede devrim olmaz" demiyoruz tabi ki. Anadolu toprakları devrime gebedir. Devrime inanmıyoruz, olacağını biliyoruz. Yaptığımız işler sırasında, eski devrimci abilerle karşılaştığımızda umutsuzlar, "Biz çok bedel ödedik, çok mücadele ettik. Devrim olmaz bu saatten sonra" diye yakınıyorlar. Biz de "eskiden o koşullarda çıkıp, o pankartları asmasaydınız, yazılamalara çıkmasaydınız, biz şu an bu kadar rahat asamazdık o pankartları abi" diyoruz. Çok fazla emek harcanmış, çok fazla bedel ödenmiş, elimizden geldiği kadar deneyim aktarımı almaya çalışıyoruz. Böyle üstüne katarak, mücadeleyi ilmek ilmek örerek kazanacağız.”
Son 50 yılın özeti:
1968’liler yenik, 1978’liler yenik, 1988’liler kayıp, 1998’liler kayıp. 1983-2017 arası 34 yıl çünkü. 1975 sonrasıki kuşak şimdilik ezeli-ebedi ergen çünkü.
1998’liler, belki de 2000’liler olarak, kırılma çizgisi olabilirler. Kendi hesabıma, 1994, 1996, 1998 doğumlu 3 genç tanıyorum. Şu ya da bu alanda umutluyum onlardan ama belki 30 yıl alacak yollarını bulmaları.
Bu kadar az istisna ile de, şu anda Türkiye’de değil devrim, ancak tüketim toplumu olabildiğini görüyoruz. Söyleşiyi veren arkadaşların da öyle olduğunu düşünüyoruz.
‘Devrim olur mu?’ yerine, ‘devrim gerekli mi?’ diyoruz biz. Bizce gerekli değil. Yeni bir Atatürk de gerekli değil.
Otonom komünler olabilir, matematik / felsefe köyleri olabilir, neo-kampüsler olabilir, ‘home-office’ veya ‘part-time’ çalışmak ve sonrasında kitap okumak olabilir. Bugünün koşullarında, Nauru’dan bile Einstein çıkabilir.
Dolayısıyla biz, devrimin hala 1-10 kişilik olduğunu, bu ülkenin devrimcilere değil, gerçek-has entellektüellere gereksinimi olduğunu düşünenlerdeniz. Bu 2 genç arkadaş da, onlardan 2’si gibi görünmüyorlar. Söylemleri hala aynı söylem, zihniyetleri hala aynı zihniyet: Kurtarıcılık. Bu yön-vektör, o zaman da açmazdaydı, şimdi de açmazda.

(13 Ağustos 2017)

Hiç yorum yok: