Cebenoyan’ın
söyledikleri birilerine batmış.
Onlardan
biri olan Aktan şöyle yazmış:
“Bir
film eleştirmeninin henüz senaryosu bile yazılmamış bir filmi eleştirmesiyle…”
Bir film
yönetmeni, senaryosunu bile yazmadığı bir filmin afişini yayınlıyor da, neden
bu eleştirilemiyor?
“Peki,
BirGün gazetesinde “aydınlıkçı” yazılar yazmaya başlayan, zamanında aynı
dergide yazdığımız, aynı yürüyüşlere katıldığımız, birbirine yakın
“mahallelerde” yaşadığımız Cüneyt (bu nedenle ismiyle anıyorum) acaba Fatih
Akın Türk değil de Kürt olsa, aynı tepkiyi gösterecek miydi?”
Çifte
penaltılık bir cümle:
Bir:
Gazetenin adı öyle olsa da, artık ‘aydınlıkçılık’ diye bir şey yok, geçmiş
ulusalcılık, ardışık AKP’cilik, şimdiki AKP karşıtlığı çorbası var. Sağ olsun
Perinçek.
İki: Bir
Türk’ün Kürt safında kalmasıyla, bir Kürt’ün Kürt-PKK safında kalması aynı
şeyler değil. Türk solunun TİP’ten beridir, bir Kürt belası sorunu var. Kürtler,
tam anlamıyla dezenformasyonla, Türk solundan sempati çekegeldiler. Bu durumda
Aktan, kraldan çok kralcı olmakta. En güzeli de, seçtiği safa zarar vermekte.
Çünkü PKK, artık eski PKK değil; Kürtler desen, 4 ülkede 4 bağımsız-yeni-ülke isterler durumda.
“Mütehakkim
milliyetçiliğin yüzyıllık saldırıları yüzünden, oluşmuş Kürt milliyetçiliğiyle
mücadele eden bazı “solcular”, bunu Türk milliyetçiliğinin argümanlarına
yaslanarak yaptıkları müddetçe…”
Cahil, bilgisel faulü bırak. Sol
enternasyonalisttir, Kürtler ise başından beridir yalan söyleyerek uç-nasyonalist’tir.
Adını faşist ve engizitör koyayım
da, tanım tam olsun bari. Filistin çizgisi de aynı yolu izledi, zaten PKK’yi
PKK yapan da, oradaki eğitimleri. Kılavuzları karga oldu yani.
TC’nin
bekasını savunmak, Türk milliyetçiliği değildir, kişisel bir seçimdir.
Aktan’ın
metni bize şunu gösterdi:
Bazı
dallamalara karşı, artık anlayış gereksizleşmiş, cıvıdıkça cıvıyorlar çünkü.
(15 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder