Müyyesser
Yıldız’ın konuyla ilgili olarak Odatv’de yayınlanan metni, şu satırla bitiyor:
“Ekibin
küçüğünden başlandı!”
Biz o
kanıda değiliz.
Bizce
önemce en azdan en çoğa doğruki sıra şu:
Davutoğlu,
Görmez, Akar, Fidan.
Görevden
alınma sırası da, ilk ikisi için geçerli oldu.
Fidan,
son adam ve Erdoğan için en önemli kişi. Çünkü MİT, ordunun yerini aldı son
dönemlerde, dış politikayı bile o belirler oldu.
Ancak
sorun şu:
2016
Davutoğlu, 2017 Görmez demek; 2018 Akar, 2019 Fidan demek olur. Bu da, çook geç
kalmak demek olur. 2019’da 3 seçim birden var çünkü.
TBMM, 1
Ağustos 2017 itibarıyla, 2 ay tatilde. Bu 2 ay, şimdiki koşullarda meclisin
tatile girmemesinin daha uygun olduğu bir dönem. İnsan, rakiplerine 2 ay mola
verdirmez çünkü, yakalamışken ayıklayacaksın.
Daha
2016 Temmuz’da durumu en zayıf olan kişi Akar oldu. Çünkü, o günden bu yana
hala belli olmamış olarak, ne yaptığı, kimi seçtiği belli olmadı. Kimlere ve
nasıl ihanet ettiği de, eğer öyle bir şey varsa.
Eli en
kuvvetli kişi Fidan. Tüm bilgiler onda çünkü ama onda olmayan bilgiler de var.
Ayrıca Erdoğan, 2015’te yitirdiği ilk genel seçimden sonra, tümüyle onun
planlarına uyup şahinleşti.
Görmez’in
15 Temmuz 2016 gecesi sala verdirdiğini kabulü ve izahı, yeni ve eğlenceli bir
durum oldu:
Erdoğan’ın
o zaman bundan haberi yoktuysa, 15 Temmuz 2017’de aynı şeyi yaptırarak,
rakibinin eline bir koz daha vermiş olmadı mı? Salayla sokağa saldıklarını,
yine salayla evlerine geri çekemeyeceklerini tarihten de mi öğrenemedi?
Ayaktakımının ve başıbozukların eline silah verirsen, onların ilk işinin o
silahları veren zenginlerin evlerini soyduğunu da mı bilmiyor?
Yani,
burası en zayıf nokta. Tuhaftır ki 1 yıl sonra, o kadar işlemedi, 15 Temmuz
2016’yı ve 15 Temmuz 2017’yi bizzat doğrudan gözledim çünkü.
Söylediğini
milyon kere değiştiren çobana, müritleri kaç kez daha inanmaya devam edecek ki?
Sorun, kitlenin kalıbının birkaç kere değiştirilince, kalıp tutamaz laçkalık kazanmasında.
4 vardı,
2 kaldı, elde var 2. En güçlü 2, en zor 2.
Tarihte,
iktidarları muhalefet kadar, iktidar-içi savaşların yıktığını tarihten biliyoruz.
AKP’yi CHP’nin siyaseten yenemeyeceğini de biliyoruz.
Gülen
son kozunu hala oynamadı. Zarrab, karşı tarafa geçti; Atilla, boşlukta;
Zarrab’ı 2 yılda ikna edenler, Atilla’yı da 1 yılda ikna ederler. Artı şerh
not: Bu hız da, ABD’nin aleyhine işliyor, ayrı konu: ABD devleti de feci
laçkalaştı yani.
Kılıçdaroğlu-CHP
9 Temmuz 2017 (1) – Erdoğan-AKP 15 Temmuz 2017 (1). Eskiden Erdoğan’ın
hezimetle kazandığı bu maçlar da, artık ortada. AB ve ABD, yavaş yavaş alaturka
çakma sosyal demokrat iktidar oyununa
geçmeye başladı gibi.
Erdoğan,
4 (Kuzey Kıbrıs, Suriye, Irak, Katar) dış cephede 3-0 galip, 10 bin ölü mağlup.
Bu ordu,
Stalin’in yaşlı generallerini temizlediği ordu durumunda.
Tüsiad,
Müsiad, Tümsiad, hezimetle mağlup, kendi kalelerine gollerle hep.
Medyatörler,
hezimetle mağlup. Muhalefet medya ise kendi kalesine gol yağdırmakla meşgul.
Böyle düşman can başına.
Entellektüeller
abuksuyorlar sağlı sollu, ortalı futbolculu.
Kitle
‘fifty-fifty’. Herkes her an taraf değiştirebilir, tam da ihanet puslu havası zamanı: insanlar kendi zararlarına bile taraf
değiştirecekler, sabit duramıyorlar çünkü.
Yani,
listeyi iyi dizmek gerekiyor.
Bu
durumda japon kale maç ortada, hem de feci ortada. Şikenin hası var, kendi
kalesine hatalı kasten golün hası var, abuksamanın has-ötesi’si var.
Yine de
biz, büyük sayılar kuramının Türkiye için artık işlediğini, yani durum limitine ve asimptotuna vardığını
izliyoruz genel panoramadan.
O da,
2023-2. Cumhuriyet olmakta: Sıkalım dişimizi, 4’ü geçti, 6’sı kaldı.
Dipnot:
Denetlenmesi gereken bir bilgi var: 15 Temmuz 2016 gecesi, 80 bin tanede sala
vermeyen kaç cami vardı? Ya da bunun için geciken veya ayak sürüyen? % 100
olması imkansız gibi, öyle olduysa yandık.
(28 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder