Yeni
Orta Çağ’ın ideolojisi, eksi zekalılar ve eksi bilgililer cennetinde
yaşayanların yarattığı dezenformasyon cehennemi
ve en genel-makro panoraması
ile Bilgi Çağı’nın ve 2. Sanayileşme’nin gösterge bir olgusu olmakta.
Popülizm
konusunda, yanlışın yerine yanlış konarak, geçersiz bilginin yerine diğer bir
geçersiz bir bilgi konarak, güneş balçıkla sıvanmaya çabalanır oldu.
Adrienne
Petty şöyle zırvalamış:
“Günümüz
popülist hareketleri, ırkçı, zenginlerin desteklediği sağcı bir siyasetin
vaizliğini yapsa bile, ortaya çıktığı ilk dönemde büyük işçi ve çiftçi
hareketlerinin dayanışmasından oluşmaktaydı. Bu hareket, her renkten ve ırktan
emekçinin umut ve dayanışma aracı olarak oluşturulmuş, devrimci bir karaktere
sahipti.”
Oysa
demek istediği şu:
Nasyonal
sosyalist Hitler ile reel sosyalist Stalin aynı üslubu kullanırdı, 2. Dünya
Savaşı ertesindeki ABD, Mc Carthy, FBI, Hoover dönemi egemen söylemi de
aynıydı. Yani, aynı söylem paradigması
eşlenikliği, değişik yerlerde ve zamanlarda tezahür edebilir. Amaç aynıdır
ama. Yalanla yönetmek ki bu siyasetin zaten genel bir özelliğidir hep.
Günümüzde
olup bitenlerin bunlarla ilgisi yok.
1945
ertesinde, 2. Dünya Savaşı boyunca erkeklerini savaş alanında gömen AB, savaşsız,
birlikli ve göçmenli olunca, sonuç 70 yılda bu oldu:
Doğu
Avrupa’da reel sosyalizm özlemi popülizmi, Batı Avrupa’da Hitler’den daha
Hitler yeni politikacılar.
Ya da:
Fransa’da
olduğu üzere, politik açıdan cüzdanı sağdayken, vicdanı solda olanın, cüzdanı
sola kayınca, vicdanının sağa kayması melokomikliği ki bunu 40 küsur yıl
öncesinde bile Fassbinder sentimental
faşizmin toplu bilisizliği ile açımlamıştı çoktan: Örneğin, gerçek annesinin
canlandırdığı ve ülkesinde otorite
isteyen bir annenin eşcinsel oğluna yönelikki sevgisi ve şefkati biçimindeki
rolün ve kişilemenin / portrelemenin içerildiği ‘1968 Sonbaharında Almanya’ ile.
Birileri buna, ‘Birleşik Almanya’nın faşizmini öngörmek demişti zamanında.
Petty’nin
söylediğinin tersine, devrimci geçinenler hep popülistti, hala da öyleler. O
nedenle sosyalist parti hegemonyalı Fransa, Suriye’de sivilleri katleden bir
emperyalist-faşizm uyguluyor ve devletin kontra-terör eylemlerini öven ve
olumlayan filmler yapılıyor orada.
Veya
Türkiye’nin Katar’da üs kurmasını öven CHP milletvekili çıkabiliyor güzide
ülkemizde.
O
nedenle, Le Pen’in söylemlerinin içeriğini uygulayan Macron, hem de sosyalist
parti tarafından görevlendirilerek, emekçilerin haklarını silip süpürebildi,
yine Fransa’da.
Yani:
Güneş
balçıkla falan sıvanamıyor. Yalnızca devekuşları kafalarını kuma sokup, beyin
popolarını açıkta bırakıyorlar.
(7 Ağustos 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder