Bir
haber:
“HDP Eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Benim rolüm ve misyonum; savaşı
büyütmek değil, barışı kurmaktır" sözleri nedeniyle, kendisinin Öcalan ile
karşı karşıya getirilmek istendiğini söyledi. Demirtaş, "Son zamanlarda
açık ve kapalı imalar yolu ile şahsımı ve Sayın Öcalan’ı karşı karşıya
getirmeye yönelik sergilenen tutum ve çabalar iyiniyetli değildir. En hafif
değerlendirmeyle gaflettir" dedi.”
Asıl bu
açıklaması gaflet olmuş. AKP’nin ekmeğine yağ sürmüş. Adamlar zil takıp oynasa,
yeridir. Bu birinci gaflet.
İlk sözüyle
ortalığı dağıtmış. İkinci sözüyle, ortalığı toparlayacağım derken, daha da
dağıtmış. Bu ikinci gaflet.
Durum
şu:
PKK
ve/ya Öcalan, neyin nereye gideceğine karar veremiyor.
Kürtler’de
4 ülke-odak var. PKK, bunun 2’sinde zaten savaşmış ve sonuca henüz ulaşamış
durumda.
Öcalan,
şu andaki statüsüyle, daha önceki hayt huyt kişi değiştirme gücüne ve
iktidarına sahip değil. Kendisinin dinlenmeyeceğini biliyor.
PKK,
TC’nin savaşı unuttuğu ve yumuşak karınlı olduğu bir dönemde birkaç kez öne
geçti ama sonuç-moment 1983’tekinden farklı değil pratikte.
TC
ordusu desen, tasfiye edilmiş ama 3 ülkede asker bulunduran durumda. 3 ülke
için de, büyük ülkelerin sözünü dinlemedi.
Savaş
ekonomisi TC’yi gömebilir ama Kürtler’i de gömebilir, yani birkaç yüz bin daha
sivil Kürt’ü. Sivil Kürtler’in savaşı artık pek arzulamadığını, halk isyanı
çağrısına 50 bin değil, 5 bin kişi katılarak gösterdi.
Bu
durumda, taşlar yerinden oynadı. İktidar köşeleri, köşe kapmaca oynamaya geçti.
Bizce
Demirtaş, Öcalan’la baş edemez. Bu da, belli bir süre sonra kızağa çekileceğini
imler. Leyla Zana gibi, sonradan ısıtıp yeniden alana sürebilirler kendisini.
Ancak, 2015 sonrasıki tüm olumsuz gelişmeler için, hedef olarak kendisinin
tutulacağı ortaya çıktı gibi.
Ancak,
onun da tasfiyesi, Öcalan’a yeni rakipler çıkaracaktır, onu da önceden
belirtmiş olalım.
(30 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder