Çarşamba, Ağustos 16, 2017

Dikte Programı

4 gün önce, biri bana bir program gösterdi: Google’ın Türkçe sesli araması.
Programın arama bölümü önemsiz bence ama Türkçe’yi birebir doğru dikte etmesi başarı ötesi bir sonuç.
Bu, 1 yıldır varmış, yeni gördüm.
Benim için çok çok önemli, çünkü kör ve/ya kötürüm olursam, düşünerek okuyarak metinlerimi yazabileceğim demektir.
Tabii ki Türkçe dikte programının oradan çıkarılması / demontajı gerekli. Birileri kısa süreli gelecekte bunu yapar nasıl olsa.
Google önlemini şimdilik almış:
Dikte edilmiş metni yarım saniye ekranda gösterip, arama sonucuna geçerken siliyor.
Sorum şuydu:
“Türkiye’nin başkenti neresi?” (Okurken soru imi yok, yazıda da yoktu.)
Sesli yanıt şuydu:
Ankara.
Gayet mekanik bir sesti, metro anonsu sesi gibi.
Çeviriden sonra Google, dikte programları da yapmış yani.
Türkçe-İngilizce ve İngilizce-Türkçe Google Translation çevirileri 10 yıldır berbat. Bu Türkçe’den Türkçe’ye dikte programı ise, 1 yılda birebir doğru duruma yükseltgenmiş.
Bu durumda, Google’ın 0 başarı sağladığı semantik arama alanı, bir kez daha diskalifiye edilmiş oldu.
Benim bakış açımdan ise, en kolay alan semantik arama oysa. Çeviri arada kalır. Dikte ise en zor.
Oysa başarı oranı; semantik aramada % 0, çeviride % 5, diktede % 100.
Teknolojik açıdan ilginç bir denksizlik.
Ve bu denksizlik, benim ‘Aristo-Euclid-Newton (mantık-geometri-fizik) epistemik denkliği ama kültürel, mekansal ve zamansal eşleniksizlikleri’ saptamamı açıklar yönde bir olgu bütünü.
Demek ki bizim zor sandıklarımız kolay, kolay sandıklarımız zor zihinsel işler.
Bu ikilemi, ateş yakma ve konuşma için de kurmuştum:
Hangisi daha zor?
Not: Ateş yakmak 50 bin yıldan epeyi (1 milyon yıla kadar) eski ama (anlamlı cümleli yazma değil) anlamlı cümleli konuşma hepi topu 50-100 bin yıllık. Oysa bence, ateş yakmak ve onu yanık durumda korumak, insan için daha zor.

(13 Ağustos 2017)

Hiç yorum yok: