Çarşamba, Ekim 04, 2017

Emrah Serbes Negasyonu: One Way Ticket

Kezlerce yazdık, bir kez daha belirtelim:
Bir zamanlar hırsız-yazar Mehmet Kartal vardı. Önce hapse girip, sonra yazar, sonra da film oyuncusu oldu. Erken öldü.
Reel örnek ve referans bu yani, deyip başlayalım.
Sonra bir alıntı üzerinden devam edelim:
"buna iyi yazar diyen türk edebiyatının çok önemli ve gerçekten iyi romancılarına ne diyor?" düşüncesi içindeyim.
neresi iyi yazar tam olarak? looser edebiyatı şeklinde bir tanım olduysa, bilelim de hakkını teslim edelim.
anti kahraman (mı) yaratıyormuş?
bunun yarattıkları anti kahramansa, raskolnikov, scarlett o'hara, turin turambar ne?
03.10.2017, 16:47, demokles.”
(Tam alıntı olduğu için kaynak belirttik.)
Öncelikle, eksik yanını belirtelim:
Evet, kaybedenler edebiyatı diye bir tür var. Çünkü ‘Kaybedenler Klübü’ diye bir film oldu. İkincisi de yolda.
Filmin başrol oyuncularından biri, alkolden veya bağışıklıkla ilgili bir hastalıktan dolayı, bazı organlarını da yitirdiği için, tam şehir efsanesi durumu oldu konu yani.
Ek: Dizilerdeki çeviri Türkçe’de, ‘kaybeden’ değil, ‘ezik’ diye kullanılıyor ve kenar mahallelerde ve semtlerde böyle bir hakaret var ergenler arasında. Yani, bu iş ergen edebiyatı, altkültürü olmakta, en azından konunun tüketicisi olarak onlar mevcut olduğu için, mal satışı da onlara yönelik olduğu için.
Bu anti-kahraman konusu, bizde yeni dönemde, Metin Kaçan’ın ‘Ağır Roman’ı ile devreye ve gündeme girdi. Kaçan, hapishaneye girdi, çıktı, intihar etti, öldü: Tam bir kaybeden hikayesi yaratıldı yani. Ancak, ergen öyküsü ve durumu değil bu. Daha çok, slaktivistlerin neo-dönem momenti gibi, tarikatçılık desteği gibi (modern dansı ve filmi yapıldı, para kaynağı soru imli olarak), yolunu şaşırmış bir Çingene gibi, Çingene’yi zengin ve ünlü yapmışlar kendini Boğaz Köprüsü’nden atmış gibi.
Kaçan ünlü oldu ama Kartal hiç olmadı.
Serbes ise, kaybeden edebiyatı ile değil, Behzat Ç. İle ünlü oldu.
Sonra, bu alanı benimsedi ama yineleme ve düzey düşmesi çok yaşadı.
Biz bu, 2005-2015 arasındaki, büyükkentlerdeki, marjinalperver edebiyata ad verme veya formunu tanımlama sevdasında değiliz ama içeriğini iyi tanımlama arzusundayız.
Behzat Ç. İle gerçek dava dosya içerikleri hiç uyuşmaz ve çakışmaz örneğin. Yani genelde dezenformasyon, bu edebiyat türünün birincil özelliklerinden biridir. Kaçan da öyledir ama Kartal öyle değildir, hırsızdır ve hırsızları artı kendini yazmıştır çünkü. Kaçan ise, düpedüz kıtır atmıştır, süslü söz sarf etmiştir.
Serbes de, Behzat Ç. üzerinden bu kıtırlamaya katır kutur katılmıştır bizim gözümüzde. Onun senaryolarında, habire  süslü sözler uçuşur havada. Tıpkı Polat gibi yazdıkça yazar Behzat Ç. ama doğru hiç mi hiç umurunda değildir, hamamda kendi sesinden dolduruşa gelen deli gibi salladıkça sallar.
Serbes’in sonraki tipleme örneklemelerinde ise, daha önce notlamalar almadığı için, düz anlatı veya naturalizm yoktur ve bu tür insanlar ve öyküleri, Bukowski’nin yaptığı üzere, ancak ve ancak dümdüz anlatılırsa, okunabilir olmaktalar. Bok, süslü olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Sözünü ettiğimiz yazarlar, kültürel boku süslüyorlar yalnızca.
Sonra, Kaçan gibi Serbes de, yaşamdaki rolünü yazındaki rolüyle karıştırdı, oyuncu Mickey Rourk’un Bukowski konusu ‘Barfly’da oynadıktan sonra, aynısını yapması gibi.
Sonuçta, bir hata yaptı: Yaşamını batıracak bir hata. Yetinmedi ve durmadı. Onu örtbas etmeye çabaladı, kendini batırdı.
Durumu, artık tek yönlü bilet.
+
Gelelim Ekşi’deki anti-kahraman argümantasyonuna:
Her yerin ve zamanın kendi anti-kahramanı farklıdır, ondan önce de kahramanı farklıdır. Japon (Motoko), Fransız (Asteriks), Yanki (Marlve DC), İtalyan (kovboy Tex) çizgiromanlarının kahramanlarını ve kötü adamlarını düşünün bir, yetecektir bu.
Aranot: Anti-kahraman ve kötü adam aynı şey olabilecekken ve olabiliyorken, burada farklı tanımda kalmış.
Tabii asıl ayrım ve açıkseçiklik, Madam Bovary anti-kahraman olunca, bunlar olamaz diye bir şey yok. Ekşi yazarı, burada konuyu atlamış.
Bu, altkültürler ayrı da olsa böyle, aynı da olsa böyle. İyi ve kötü de böyle. Her yazarın ve okurun birden çok ve farklı bakış açıları olabilir, olmuş da zaten.
Bizim bakış açımız ise, gerçeklerin saptırılması ve bilginin inkarı konusunda odaklanır hep.
Bana, Sancar da kahraman olabilir (Nobel bilim ödülü alan ilk TC vatandaşı), anti-kahraman da olabilir (MHP anahtarlığı takan Arap-Türk bir acaip olduğu için), gelecekçi (fütürist) Alphan Manas’ın dağdaki çoban kahramanı da (bu arada 11 yıl sonra o nerede ve ne yapıyor merak ediyorum).
Benim için Ağır Roman da, Behzat Ç. de, ne kahramandır, ne anti-kahramandır, çocuk işi uydurukluktur, çünkü dezenformasyondur. Benim için anti-kahraman, Kartal’ın otobiyografik metinlerindeki tiplemedir, çünkü doğru bilgi verir.
O nedenle ben, edebiyatın epistemik aksiyolojisi diyorum ve susuyorum. (İsteyen, aynı başlığı taşıyan metnimizi bulabilir internette.)
Çıkış:
Eğer Serbes de, sağ kalabilip (o tek biletlik yollardan) oralardan zihnen ve bedenen geri dönüp yazabilirse, işte o zaman asıl anti-kahraman kendisi olur.

(4 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: