Kendilerini
bu kadar düşürmeleri çok tuhaf. Hamamda kendi sesiyle azan deliler gibi
olmuşlar.
Hece,
eskiden ciddi ve ağırbaşlı bir dergiydi. Bu sayı, Muppet Show olmuş.
Konu taşra.
Onun için satın aldım nüshayı zaten.
Bir
Kaplan var, evlere şenlik. Kağıttan okumuş ilk 5 sayfalık otomatik portakalını.
Sonra
birisinden gelen (ama ortaya 2,5 karışık atılıp, herkesin peşinde koştuğu) şu
saptama var, orada koptum:
Merkez,
taşrayı değiştiremezmiş.
Be
insancık müsveddeleri: Boğaz’ı Osmanlı değil, Cumhuriyet ağaçlandırmadı mı?
Kırıkkale ne, Ankara ne o zaman?
Köydü
oralar yahu. Biri kent, biri büyükkent / başkent oldu. Orayı yeniden
taşra-kasaba-köy sizinkiler yaptı, İstanbul’u da öyle.
O Kaplan
denilen şey, köylünün doğayı incitmediğini söylüyor.
900 yıl
tek ağaç dikmemek ile doğayı incitmemek, nasıl birarada olmuş o zaman?
Yazık be
yazık.
Sizin
maneviyatınızı yiyeyim ben.
Taşrada
çokkültürlülükten söz etmiş biri:
Aleviler’i,
100 küsur halkı (mermer ulan mermer), Kürt’ü, şunu bunu silen, Sünniler ve
merkez değil mi?
Tamam,
bunlar bilgisizler ve bilgiyi inkar kültündeler ama başkalarını da kendileri
gibi bilmeleri, komiklikten öte bir şey olmuş.
Çingene’yi
kral yapmışlar, babasını astırmış; Sünni’yi kral yapmışlar, Hece kekelemesi
olmuş.
Not:
Taşraperver
Tanıl Bora da, bunları övmüştü bir zamanlar: Al birini, vur öbürüne.
Davulcunun
şahidi, zurnacı…
Haa, tek
Y’li Cemal Süreya da, ne gaflar yaptı bu konuda zamanında, o da ayrı konu.
(7 Ekim 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder