Pazar, Aralık 24, 2017

Aydın Selcen Negasyonu: Stalinist Devlet ile Mafya-Gerilla’yı Birbirine Karıştırmak

Kendisi şöyle yazıyor:
“… gerek KDP, gerek, KYB siyasi yahut tarihsel anlamda bugün dahi “Stalinist” partiler. Yani her ikisinin de; kendi milis, asayiş ve istihbarat güçleri var. Ayrıca partileri besleyen şirketleri de.”
Cehalet insanı iyi söyletirmiş.
Stalin’in şirketleri mi vardı acaba SSCB’de?
Yeni dönem gerillalar, mafya-gerilla türünde. Yani, kendilerini finanse etmek için; her tür kaçakçılık (insan, uyuşturucu, vd), haraç, büyükkentlerde belli iş alanlarına silahla el koyma türü herşeyi yaptılar.
Not 1: 2000 sonrasıki hemen herşey izlenebilir ve kayıt altına alınmış durumda: PKK ve IŞİD böyle oldu, Kolombiya’da böyle oldu. Onlara dayanarak böyle yazdık. Kesin bilgi toplama alanlarının dışında kalmış bölgeler hakkında konuşamayız. Diyelim, Güneydoğu Asya gerilla hareketlerinde.
Not 2: Hobsbavm gibi birinin eşkiya güzellemesi yapması, talihsizlik değil, sonucu ölüme varan kusur olmuş.
Not 3: 2018 momentinde, artık mafya, devlet ve gerilla sınırı nerede başlıyor, nerede bitiyor, epeyi birbirine karıştı. Bizdeki 1970’ler Ülkücüler, MİT, mafya içiçeliği, 2000’lerde Berlusconi-İtalya ile aşağı yukarı aynen AB’de bile yaşandı.
Not 4: Biz bunlar henüz böyle olmadan da, diyelim 2001 momentinde gibi, 1980 liberalizminin yarattığı beyaz kara para ile kara kara paranın o denli farklı olmadığını açımladık. Zaten ikisi de, alışkın oldukları yönlerin tersine de devinerek ve akarak, esneklik kazandılar o yeni dönemde. Yani, bir zamanların az zararlı kayıtdışısı, bunlarla sistemi çökerten yeni kayıtdışı oldu. Bugün beyaz-kara kara para toplamı Dünya ekonomisinin toplamından büyük durumda. Fonların fonları gibi dolambaçlarla para, 2 değil, 222 katı şişirildi. Bitcoin rezaleti ortada.
Dönelim bizim momentlere:
Biz başından, taa 19. Yüzyıl’dan beridir, Talabani-Barzani kan davası üzerinden, mevsimlik iç savaş gibi geyiklerin varlığı yüzünden, Kürt iç ve dış savaşlarını çok gayrıciddi bulduk. Bir de bu mücadaleler, neredeyse tümüyle taşıma suyla dönen değirmenler oldular. Şu anda da, İran, Irak ve Suriye Kürtleri için hala öyle. Türkiye ise, 1993 momentine geri döndü, duruma balyozla el koydu. Yani, mafya-gerilla’nın işine, mafya-devlet el koydu. Ki zaten hem Dağdakiler, hem de Mehmed’in Savaşı kitapları, işin bu karanlık yüzünü epeyi iyi açımlamış, dolayısıyla toplatılmışlardır.
Tarihsel not: Hassan Sabbah hakındaki muğlak kayıtlar bile, bunun aşağı yukarı 1 milenyum önce de böyle olduğunu imliyor. Uzakdoğu Asya yazılı tarihlerinde de, sistematik sahte para operasyonları kayıtlı. Yaklaşım, aşağı yukarı hala aynı yani.
Bunu, FKÖ-Arafat, ABD’ye saldırmamak için, onlardan 150 milyon dolar alarak çook önceden örneklemişti. E, aynı dönemlerde malum bir de terörden 20 milyon dolar kazanan Çakal Carlos kayıtlı.
Dolayısıyla, Stalin’e çok bok atılabilir ama mafya olmadığını rahatça söyleyebiliriz. O her ne yapacaksa, dolandırmadan yapmıştır hiç olmazsa. Bunu da, SSCB için yapmıştır ve o gidince SSCB’nin dağıldığını da hep birlikte gördük: Gerekiyormuş yani, devrim çocuklarını yermiş yani, hep yemiş yani. Stalin, bunları yapmasaydı, 30 yıl başta kalamazdı.  Zaten tanımında diktatörlük olan bir sistemde, o diktatörlük, bu diktatörlük farketmedi. (Tüm bunları, bir anti-marksist, bir anti-stalinist, bir anti-komünist olarak yazdım.)
Selcen’i hep negasyonluyoruz. Ancak, bu kez kendi yazdıklarını kendisinin okumasını önererek değilliyoruz, şu alıntıyla:
“Irak Kürdistanı nüfusu da, yüzde yetmişin üzerinde 25 yaş altında.”
Faşizm, gençlere dayanır. Onları keklemek kolaydır çünkü. HDP-MHP arasında seçim yaptırabilirsiniz onlara çünkü. Verirsiniz kredi kartını ellerine 12 yaşında, 18 yaşında oy hakkı kazanınca, malın teki edersiniz onları çünkü.
Selcen şuna dua etsin:
Barrett tarzı ideoloji, tüketime kazandırılamayacak yerlerin tümünün nüfuslarıyla birlikte imhasını öneriyor, Suriye öyle olacaktı, yarım kaldı. Kuzey Irak hala var, demek ki tüketim kerizi sayılıyorlar hala. Baktılar, öyle referandum meferandum, çekiverirler ipini, çektiler de zaten.
Öcalan, Talabani, Barzani, Müslim bahane, keriz Kürt’ün tüketimi şahane…
Sayelerinde yüz milyarlarca dolar, emperyalistlerin cebine girdi. Kendileri de (oğul Barzani’lerden biri gibi), Nişantaşı’na gelip, dükkan kapattılar.
Aç kalan sınıfın laneti de ayaklandı nedense…
Ayaktakımı hep yakar yıkar nedense…
Sanki biz bunları çok okuduk tarihte nedense…

(24 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: