Pazar, Aralık 10, 2017

Museviler, Hristiyanlar, Müslümanlar: Alternatif Bir Okuma

Bugünkü bilgilerimizle, Hz. Musa diye birinin yaşamışlığı kuşkulu, Hz. İsa ve Hz. Muhammed vardı ama. (Burada ‘Hazreti’ kısaltmalarını olası hukuksal sorunlardan kaçınmak için koyduğumu belirtiyorum.)
MÖ 1.000 MS 1 arasında Museviler Afro-Avrasya’nın Uzakdoğu Asya bölgeleri hariç, hemen her yerine yayılmışlardı.
Hz. İsa geldiğinde, Roma tarafından cezalandırıldı. Ayrı Roma, sonradan Hristiyan oldu toptan.
Miladın ilk 2 yüzyılı boyunca Hristiyanlar, kendilerine Hristiyan demediler, genelde Musevilik mezhebi olarak sayıldılar.
201-400 arasında Roma, Jüpiter kültünü savunma üzerinden, Hristiyanlar’ı aslanlara yedirecek denli ağır cezalandırdı.
Roma, 376’da Batı ve Doğu olarak 2’ye ayrıldı. 395’te Batı, 400’de Doğu resmen Hristiyan oldu. Bu sırada, Avrupa’da epeyi az Hristiyan vardı. Olanlar daha çok Ortadoğu’da idiler.
MÖ 300 gibi yükselişe geçen ama daha eskiden kurulmuş olan Roma 400 gibi dağılmaya başladı, 476’da bitirildi. Bu açıdan bakınca, Gibbon’un Roma’yı Hristiyan sayan yaklaşımı abes kaçıyor.
Almanya 600-800 gibi, İskandinavya 1200-1400 gibi hristiyanlaştırıldı.
Vikingler, hristiyanlaşmayınca öldürüldükleri için, 800 gibi Avrupa’nın tozunu attırdılar: Bugün Dünya’daki sarışınların % 99’u o zaman kökenlidir, Lazlar dahil.
Bu süreç içinde Hristiyanlar’ca cezalandırılan Museviler, bugün hala geçerli olan biçimde, 2 odakta toplandılar:
MS 800-1900 gibi Doğu Avrupa ve MS 650-1500 gibi İberya. Birinciler Yidce konuşan Eşkanaz, ikinciler Ladino konuşan Seferad oluyor ve bugünün İsrail’inde beyaz Musevi Eşkenazlar hegemon.
Türkler’in hristiyanlaşması, müslümanlaşması ve musevileşmesi, kabaca aynı döneme denk gelir. Bulgarlar üzerinden Hristiyan, Hazar üzerinden Musevi ve Araplar / Yakın Doğu üzerinden Müslüman oldular ya da öyle yapıldılar. Bu arada Zen Budizmi’ni kendi hegemonluk bölgelerinde İslam’a sokmayı becerdiler, tasavvuf doğdu.
650-1900 gibi Museviler, İslam Dünyası’nda cezalandırılmadılar pek. Problem, 1948-İsrail ile başla(tıl)dı. Aynı sırada Filistinli Müslümanlar’a da devlet sözü verildi ama 70 yıldır görüldüğü üzere, o söz tutulmadı.
Museviler, Hristiyanlık düşmanı sayılabilecek Naziler tarafından toplama kampında topluca yok edildiler. Kaçabilenler kaçtı. Stalin SSCB’sinin de, Naziler kadar olmasa da, epeyi Musevi’yi 2. Dünya Savaşı sırasında Rusya’yı korumak için cennete yolladığı kabul edilir.
Fazla bilinmeyen bir gerçek daha var:
1945-1955 arasında, (1648 gibi dağıtılan)Roma-Germen İmparatorluğu alanında yaşayan Alman kökenliler, hem SSCB, hem de Almanya tarafından canlı kalkan olarak kullanıldılar. Savaştan sonra da, Almanya’da barındırılmadılar. O süreçte ölen Alman kökenli (ve aynı zamanda Hristiyan) sayısının 5 milyon civarında olduğu yazılır.
Almanya, aynı zamanda tarihin en büyük din savaşlarının yaşandığı bölgedir. Almanlar’ın ataları Germenler de Romalılar’a hiç boyun eğmemişlerdir ama onların ordusunda paralı askerlik yapmışlardır. Dünya’nın resmen en çok ateistinin yaşadığı (ve nüfusu üçte bir ateist, üçte bir katolik, üçte bir protestan olan) Almanya da, Papa’ya ve Vatikan’a yılda 9 milyar dolar öder.
2018 başı itibarıyla Dünya’daki Hristiyan sayısı Müslüman’larınkinden fazla ama yakın gelecekte Müslümanlar geçeceklerdir, çünkü hızla ürüyorlar ve resmi sayılar tam gerçeği yansıtmıyor. Afrika ve Latin Amerika Hristiyanları daha çok animist sayılabilirler örneğin. Güney Kore’dekiler ve Japonya’dakiler çift dinli.
Bu çift dinlilik gibi, melez / senkretik dinler de var:
Nusayri Aleviliği, Hristiyan ermiş barındırıyor.
Tasavvuf üzerinden Zen Budizmi dahil olmak üzere, Alevilik İslamı, Zerdüştçülük, animizm, gibi başka dinlerden öğeler de taşıyor. Bu konudaki tanımlar için, Aleviler arasında da ortak kanı ve uzlaşma yok.
Bugünkü Museviler’in çoğu İsrail dışında ve ABD’dekiler (yani zenginler) Eşkenaz. Afrikalı Falaşalar, ABD’li zenci Museviler, Karaimler gibi asimile olmuş ve yok olmakta olan Hazar Musevisi Türk de var ama hepsi azınlık.
Bugün, Dünya’daki savaşların yarıdan çoğu, belki de dörtte üçü, bu 3 din arasındaki ve içindeki çatışmalardan doğuyor.
Trump’ın Kudüs’ü İsrail başkenti olarak tanıması, bize bunları düşündürttü.
Kapitalizm gemisi karaya oturdu, o zaman savaş gerek, o zaman gelsin din savaşı.
Sonra da:
Allah’ın verdiği canı, yalnızca Allah alır.
Ya da:
IŞİD’in öldürdüğü on binlerce Müslüman, cennete mi gitti, cehenneme mi?
Papa, engizisyon için özür dilese ne olur, dilemese ne olur? El konulan paraları geri verdi mi? Hayır. Museviler’i Naziler’e teslim etti mi? Evet.

(7 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: