Çarşamba, Aralık 27, 2017

Çetin Altan ve Cüneyt Arcayürek İçin

Benim için köşe yazısı veya gazete fıkrası, politik içerikli olsalar da, deneme ve eleştiri tümleşik alanında yer alır.
Çetin ve Altan’ın ve Cüneyt Arcayürek’in köşe yazıları ve fıkraları da benim için öyleydi.
Bir zamanlar arkadaş ve aynı gazetede mesleğe başlamış olarak her ikisi de, 1946-2016 arasında 70 yıl gibi çok uzun süre gazete metinleri yazdı.
Her ikisi de ama ayrı ayrı, tarihin ve işin hikaye bölümündeydi. Özellikle Arcayürek’in, benim Cüneyt Bey Tarihi dediğim, 22 ciltlik ve 70 yıllık dönemli uzun dizi, temelde hikayeden ibarettir. İçinde aşağı yukarı hiçbir kısas yoktur.
Altan ise, Güneydoğu sorununun imamların piyano çalmasıyla çözüleceği gibi uçuk kaçık, abidik gubudik öyküler yazardı.
Bir de, her ikisinin de, eğer okudularsa, ne okuduklarını hep merak ettim. Sanki ümmi gibi yazardı her ikisi de çünkü.
Ne demokrasi tarihi, ne politika tarihi, ne de genel tarih yokmuş gibi yazarlardı. Türkiye, Dünya’dan yalıtıkmış gibi yazarlardı.
Bu açıdan, 2 farklı ama ilginç örnekti ikisi.
Tuhaf olan şey, her ikisinin de politik köşe yazarı olması ama metinlerinin aşırı apolitik veya asıl politikadan feci uzak olmasıydı.
Bunun, ne kadarı cahillik, ne kadarı bilinçsizlik idi, onu hiç öğrenemedim.
Bunun neden 70 yıl böyle yaptılar, onu hiç anlayamadım.
Diyebileceğim tek şey, 1946 momentinde başlayıp, orada istop etmiş olduklarıydı.
Erken dönem Cumhuriyet yazarıydı ikisi de. Orta ve son döneme bir türlü gelemediler. Bedenleriyle geldiler ama akıllarıyla hiç gelemediler.
O nedenle, denizde olduğunu bilmeyen balık örneği için, bu ikisinden daha iyisini düşünemiyorum.
2017 momentinde, Küfürbaz Negasyonlar’dan payını ve nasibini alan (matbu veya sanal) gazetesel tüm yazarlar da, aradan geçen 90-100 yıldan sonra bile, hala aynı kafadalar. Onu da notlamış olayım.

(26 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: