Pazar, Aralık 24, 2017

Moissej Kagan, Çirkin x Güzel, Banal x Elit, Estetik

Onun ‘Estetik ve Sanat Notları’ kitabını yeni gördük. Güzel-çirkin konusundaki 20 sayfayı okuduk. Kitabı kapattık. Devamını okumayacağız.
Kendisi hakkında internette herhangi bir bilgi yok. Bu da, epeyi az bilinen bir yazar olduğu ve İngilizce’ye belki de hiç çevrilmediği anlamına gelebilir, çünkü çok çok sapa yazarlar hakkında internette İngilizce malzeme var. Adı, eski Doğu Bloku’ndan bir ad gibi kulağa geliyor.
Tartışmaları, 1930-1960 arasının argüman konularına yakın.
Eski dönemleri tartıştığı için, o dönemin sosyal(ist) realist akım(lar) mensupları, Dada türü dekadant-sever’liği reddettiler, sonuçta Stalin dönemiydi, Batı burjuvazisinin çürümesi tezi geçerliydi.
Ancak yine aynı dönem için çok önemli bir gözlem, gerçek ve saptama var (hatta hakkında bir belgesel var):
Stalin dönemi (kendi ideolojilerini öven) belgesel filmlerin hepsi tıpatıp aynı. Hepsinde gülümseyen halk, kitle, proleterya var. Hepsinde askeri üniformalar toplu ve binlerce kişilik törenler var.
Değil 2020 momentinde, 1990 momentinde bile bu ikili açmaz yinelenmiş trajedi üzerinden çoktarn komikleşmişti.
Yani:
Faşizm de güzel peşindeydi, reel sosyalizm de. İkisininde de, arka sokağın çirkinliklerini vermek yasaktı. Onlara göre, keni ülkelerinde uyuşturucu, eşcinsellik, vd yoktu, çünkü kendi sistemleri (faşizm veya reel sosyalizm olarak) bu kültürel hastalıkları tedavi etmişti.
Ve artı bilindiği üzere, eşcinsellik DSM-IV-A’da bile tedavi bölümünde yer alıyordu. Sonradan çıkartıldı, belki 2015’te, belki 2016’da.
Ancak, Kagan’ın çirkin x güzel – banal x elit kuadralektiği kurması mantıklı. Ancak, güzel olan estetik olduğu için, ahlaki olamadığı, onlar dedelerinde vitamin iken Kierkegaard ve Kaka tarafından çözülmüş bir açmazdı. Kierkegaardo arayol öneriyordu, Kafka seçimsiz ahlak-çirkin öneriyordu (Metamorfoz romanı gibi).
Biz de, 3 İstanbul 1915 ve 33 İstanbul 2015 üzerinden çirkini savunuyoruz ama etik, aksiyolojik olarak değil, epistemik, kognitif, informatik olarak. Yani bizim bakış açımızla, güzel yalan söylediği, dezenformasyon yarattığı için yanlış. Çünkü aşağı yukarı tüm doğrular çirkin. Güzelliği savunan tüm insanlar da o çirkin doğruları yaratanlar, egemen ideoloji, iktidar seçkinleri, kitle negatif sembiyözü yani.
Artı, bir de onların zamanında asıl faşizm-Nazizm vardı, şimdilerde onlarca neo-faşizmler mevcut. Bizce, çirkini gösterme, doğruyu koruma ve yaşatma açısından, anti-faşist bir mücadele yolu olmakta. Olay, özetle Fahrenheit 451 romanındaki gibi yani ama bu kez olunacak kitap veya yangında ilk kurtarılacak ahlaki değer kalmadı ortada. O yüzden güneşin altında söylenmedik sözler zamanı ve o yüzden bunlar çoğunluk olduğunca epeyi çirkin şeyler.
Kagan, toplumcuların çirkini dışlaması gerektiğini savunarak veya onu altedilmesi gereken bir antitez olarak görerek / göstererek, bildiğimiz Stalinist dezenformasyon yönünde davranmış. Örnek olarak da, Baudeleire’i vererek, sözcüğün tam anlamıyla sıçmış.
Günümüz koşullarında bilgiler değişti:
Poe’un ilk momenti 1840 ama daha 1820’lerden kalan kadın kahramanlı polisiyeler var ve oradaki kadın kahramanlar çirkin cinayetleri çözüyorlar.
Sonuçta, çirkinlerin çirkini Frankenstein’ı da bir kadın yarattı.
Oysa, bugün ve burada, 2020 global koşullarında bile, güzeli ilk, en çok, ayıla bayıla savunanlar kadınlar. Çünkü yalan söylem feci işlerine geliyor. Erkek egemenliği hakkında atıp tutarken de bir sürü yalan sokuşturuveriyorlar araya.
Bu girizgah, başlangıçtan önceki prelüd oldu gibi.
Bizim derdimiz 1930’lar değil, 2020’ler. 1930’lardaki marksist estetikçilerin yaptıkları hatalara düşmemek arzusundayız: örneğin Adorno öyle dedi ve cazı sevmedi diye, cazseverliğimizi bırakmadık, arabeski veya repi aşagılayıp dışlamadık, onları popüler kültür sağanağı içinde hep irdeledik, 30 küsur yıldır yani.
Ancak, şu anki gnüdem belirsiz. Popüler kültürün akış vektörleri belirsiz ve tarihin akış vektörleri belirsiz. İronik olarak, o belirsizlik içinde bile birlikte dans ediyorlar.
30 yıllık dalgalar olarak sayarsak, 1930’ların, 1960’ların, 1990’ların popüler kültür ürünlerini tartıştığımız biçimde ve yollarla, 2020’deki momentini ve popüler kültür momentini tartışamayacağız.
Böylelikle, ilk kez ve zorunlu bir gereksinim olarak, kendimize en az 2 tam yıl süre gereksinimi varsayarak, olaya sıfırdan ve hatta galiba eksiden başlıyoruz ama kuşkusuz tarih bilgileri arkamızda.
2020 için sanırım en iyi başlangıç olarak, tüm sanat dallarındaki ve altdallarındaki güzel x çirkin, iyi x kötü, elit x banal listelemesi yapacağız.
2000-2020 arası için, bunların birbirinin ikamesi yerine nasıl kullanıldığını, aradaki kontrast ayrımların nasıl bulanıklaştığını ve grileştiğini epeyi listeledik. Oradan başlayacağız o zaman.
Çünkü, biliyoruz ki tüm çağ dönemeçlerinde bu muğlaklaşmalar oldu, hem de yinelenerek ve/ya kategorikçe dönüşerek.

(22 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: