Cuma, Aralık 08, 2017

Conan-Kobe ve Superman-Batman: Estetiko-Politik Çoğul Okuma

1976’da basılan, 1983 gibi benim okuduğum Conan’ın estetiko-politik içerikli öyküsü hakkında, 1999 gibi yazdığım estetiko-politik yorumlu eleştiri metninde, Anneka’yı Hong Kong olarak tanımlamıştım. Anneka, yanlışlıkla Kobe ile yatarak, Conan’dan Kobe’ye, yani Batı’dan Doğu’ya geçişin / dönüşümün öyküsüydü. Hong Kong ise, 1992’de İngiltere’nin oradan çekilip, Hong Kong’un kademe kademe çinlileştirilmesi sürecine sokulmuştu. Günümüzde Hong Kong’un ulusal dili olan Kantonca bilen Hong Konglu sayısı giderek azalıyor, çünkü resmi eğitim, anavatan Çin’inki olan Mandarince. Hatta, bu konuda politik alegorili bir film yapılmıştı: Hong Konglu bir aydın, Kantonca konuştuğu için hapse atılıyordu (ve film anavatanda infial yaratmıştı). Bu arada, bugünkü Çin’i bugünkü Çin yapan Mao’nun da ana dilinin Mandarince olmadığını belirtmek gerek, tıpkı Stalin’in de aslen Gürcü olması gibi (ki bu 2’si hakkında ayrıca 1 metin yazılabilir).
Ekim 2017’de okuduğum, Kasım 2017 gibi eleştiri metnini yazdığım ‘Superman-Batman: Tanrılar Aramızda’ çizgiromanında, Joker’in politik kimliğini ve hangi ülkeliğini boş bırakmıştım.
2 hafta sonra birden dank etti ve tanım belirginleşti:
Joker Kuzey Kore olmakta, Superman ABD olmakta (bunu yazmıştım), bu durumda da Batman ben olmaktayım.
Batman’in bu tiplemesiyle kendimi özdeşleştirmemin nedeni, Superman-Batman çelişkisinin ve çatışmasının başladığı Supergirl öyküsünden itibaren Batman’in, süper iyi Superman’in (hatayla da olsa) aslında kötü olduğunu ve kötülük yapabileceğini, yaptığını ve hatta bunu iyinin yanında kalıyor gibi görünerek yaptığını algılayabilecek bir sorgulayıcılık / kuşkuculuk kipinde olmasıydı. ‘Tanrılar Aramızda’da ise bu kuşku, Batman Superman’in karısının hamile olduğunu, Superman ile el sıkışınca, onun elinin terli olduğunu algılayınca başlar, çünkü Superman, daha önce çok büyük bir (kendisi için çelişkili durum yaratan) bela ile karşılaştığında, aynısı olmuştur.
Joker, ikinci alternatif şık olarak Moldova olabilir; çünkü Dünya’da kalan son ikinci komünist yönetim, Kuzey Kore’ninki birinci olmak üzere ile birlikte oradadır. Moldova’nın Avrupa’da olması, Kuzey Kore’nin Asya’da olması, bunun Avrupa-Asya ikiliğinde ve ikileminde (Marx’ın 2 Avrupa veya 1 Avrupa + 1 Amerika ülkesi tahminini yanıltarak) olmalarıdır.
Demek ki Moldova’nın yakın bir gelecekte, Kırım gibi, politik bir gerilim yaratabilecek potansiyel coğrafi bölge olduğunu imlemiş olalım artı. Oradaki Dinyeper / Transilvanya bölgesi, zaten bunun için aday çünkü.
Conan-Kobe çelişkisi, Anneka’nın Kobe’ye bir çocuk vermesi, Kobe’nin de o çocuğu kalkıp, tıpkı babasının ona yaptığı ve bunun için babasını öldürdüğü gibi, Batı’ya, yani Conan’a rehin bırakmasıdır: Kobe’ye göre, Batı-Doğu savaşını tek önleme yolu budur. O çocuk devlerin (kuşkusuz büyücülerin ve Conan’ın) savaşında öldürülür ve sorun çıkmaz (en azından okuduğum kadarıyla böyle).
Daha da ilginç ve ironik olarak da, Conan da Doğu’ya yolculuklarından birinde, karısını aldatarak, Doğu’ya gayrımeşru bir çocuk, yani bir piç kazandırmıştır (ki bu da Taht Oyunları’nın gizli tematiği hala). O çocuk, sonra Batı’ya gelir, babasını bulur ve Conan ile karısı arasında sorun yaratır.
Bu 2’si arasında, bu macerada ilinti olmaz ve bu, öykü anlatıcılığı açısından harcanmış bir fırsattır, boş kaleye gol atamamaktır.
Superman-Batman öyküsünde ise, daha önce irdelediğimiz gibi.
Joker, kendini Superman’e öldürterek tek başına yapamayacağı / beceremeyeceği kötülüklere neden olur.
Bu, ‘Suicide Squad’ın iyilik yapan ölümüne kötüler tematiği ile birlikte yeni bir diyalektik ve dolayısıyla toplamda kuadralektik bir estetiko-politik okuma ister.
Çünkü, tıpkı ‘Suicide Squad’a başvurulduğu gibi, Batman da baş, asıl, iyi müttefikleri ölünce, gidip (daha önce onlara karşı savaştığı) asıl kötülerden yardım ister ve ittifak kurar.
Ki bu da, 2. Dünya Savaşı sırasındaki ABD-SSCB ittifakını akla getirir.
Ki bu da, Suriye’de IŞİD’e karşı Rusya-ABD ittifakını akla getirir.
Oysa, toplamda tüm bu savaşları yaratanlar, aslında / tarihte ABD ve Rusya / SSCB, yani asıl kötülerdir.
Bir zamanların (1500-1900’ün) en-en kötü Batı’sı olan AB ise, asıl en kötü iken, emekli olmuştur, daha doğrusu kendini emekli etmiştir, diyelim Yaşlı Logan gibi. Belki o da, tıpkı Logan gibi, gençlik günleri hatırına son bir savaşa girer mi girer.
Burada gözden kaçan, gerçek yaşamdaki diktatörlüklerin en kötü politik durumlar olmadığıdır: Tıpkı Hitler’in ve Naziler’in tarihin en büyük kötülüklerini yapmayı beceremediği ve konunun rekorunun hala Asya’da, yani Doğu’da olmasıdır. 2 dünya devrimi de oranın, tarihin en büyük 2 insan katliamı da oranın: Nasıl ama?
Bu durumda bu çizgiromanların yaptığı, Batı’nın ego masturbasyonunu (kimliğini, kültürel hegemonyasını, kültürel empozelerini) doğrulama ve olumlama çabasından ibaret kalmış olur.
Dipnot:
Bu arada, ben aynı zamanda Büyücü olmaktayım. Ya da Büyücü akili, Büyücü stratejisti.

(6 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: