Cuma, Aralık 08, 2017

Riefenstahl ve Trotta

Leni Riefenstahl, 1930’lu yıllarda, Hitler’le işbirliği yapan, bunun için de, 2. Dünya Savaşı ertesinde yargılanmış ve suçlu bulunmamış Alman bir kadın sinemacı idi.
Margaret von Trotta, adından da anlaşılabileceği gibi, aristokrat kökenli, 1980’lerden 2010’lara, zellikle kadın konusunda, tarafsız filmler yapabilmiş, Almanbir kadın sinemacı. Özellikle Rosa Luxuemburg’u ve Hannah Arendt’i anlatan (ki bunların ikisi de kadındı) filmleri özellikle önerilir. Kendisi, Lili Marlene ve Mari Braun (biseksüel bir erkek Alman yönetmen tarafından yaratılmış) kadın tiplemelerinin tezleri ve antitezleri sayılabilir.
Burada soru kipleri:
Trotta’nın maddi özgürlüğü var. Zengin bir aileden geldiği için, istediği filmi yapmaya parası yetiyor. Bunun için mi başarılıydı?
Bizce hayır. Paraca rahat olan ne tek erkek, ne de tek kadın yönetmen kendisi. Onlar, böylesine özgür filmler yapmadılar da, yapamadılar da.
Sisteme entegre olmanın veya olmamanın formülü nedir veya var mı?
Yalnızca beyin, zihin, kişilik, vd mi?
Bir soru da şu:
Trotta, 2. Dünya Savaşı’nda etliye sütlüye karışmadan, askere alınmadan, kıtlıkta aç kalmadan istediği filmi çekip saklayabilir miydi, olmadı, istediği gibi yazabilir miydi?
Ya da yazar mıydı? Yazmayı yeğler miydi? Yoksa, onu savaş gibi olağanüstü koşullar bozabilir miydi?
Trotta’nın yaratıcılık ve anlatı kalıbı sınırları var. Yine de, dürüst olabildiğini söyleyebiliriz. Bir de bağlanmadığını ve entelejensiya olmadığını. Hata yapmışsa da, bu onun kendi hatası oldu.
İşte asıl sorumuz burada:
Böyle kaç kişi, kaç yılda, kaç kilometre kare alanda, sanat tarihini yeniden yaratabilirdi?
Ya da:
Trotta, 1945-2015 dönemi Almanya’sını kurtarabildi mi?
Bizce hayır.
Eğer Fassbinder, terör ve internet konularını anlatabilmeyi becerebilseydi, evete epeyi yaklaşacaktık ama öyle olmadı.
Trotta da, kişiliğini çok iyi anladığımı sandığım Arendt’i yansıtırken epeyi aksamış bizce.
Demek ki çıkarsama şu:
İyi yapabildiğin işleri yapıp, iyi anlatabildiğin konuları anlatıp, kötü çıkan işlerini piyasaya sürmeyip, tarihi boşaltıp, ortalığı biraz olsun temizleyebilirsin.
Demek ki geleceğin sinemacıları bunları yapacaklar.

(6 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: