Pozitivist,
olgucu, olaycı, deneyci, gözlemci, mekanik determinist bakış açısı paradigmasının
en baştan, yani öyle kabul edildiği 1800’lerden beridir, ikilemi ve boşluğu
var:
Elimizde
şu denklem var:
P x V =
n x T x R
Bunların
birimlerle ölçülmeleri var.
Oysa,
asıl gerçek öyle değil.
Bir:
Basınç-sıcaklık ile atom sayısı-sıcaklık tümleşik tanımlar.
İki:
Bunların birimleri farklı olsa da, denklikleri karşılıklı. O birim uymama da,
araya R gibi epeyi kalabalık ünit katsayıları içeren epistemik bir arayüz sabit
ile yok durumuna indirgeniyor.
Üç:
Sıcaklık ve basınç, aslında elektromanyetik birer olay, yani bildiğimiz
çekirdek fiziği olgusu. Burada birbirini iten denilen şey, elektronların aynı
yükte olup, birbirinin içinden geçememe ilkesi. Bu da istatistik bir atom çapı
uzaklığı tanımıyla örtbas edilmiş. Atom çapı sabit değil, çünkü elektronlar
çekirdekte sabit değil.
Buradan
varacağımız durum şu:
Einstein,
Planck, Heisenberg de buna benzer bir şey yapıp, bilimsel evrime dogmatik kilit
vurdu. Onlar da, ucundan kıyısından da olsa, kendi denklemlerinin geçersiz
olabileceği durumlar olduğunu biliyorlardı.
Ama şunu
bilmiyorlardı:
Bilim
tarihi böyle dahi salaklıkları ile doludur.
Einstein,
kendine bilimciler fetva vermediğinde acı çekti ama o da kendisininkine aykırı
paradigmalara kilit vurarak başkalarına acık çektirdi, örneğin Gödel’e.
Olay,
Gogh’un kardeşine yazdığı son mektupta, ‘yakını da insana böyle yaparsa…’
mealindeki bitmemiş nottaki gibi.
Einstein
ve Gödel pekala iyi arkadaş olabilirler ama bu, Einstein’ın sırf bilim kilisesi rahibi taşak keyfi için,
Gödel’i mezara göndermesine engel olmaz.
Bilimciler
de insandır, deniyor ama olmayabiliyorlar da, yine Gödel gibi.
Etrmodnamik
denklemlerinden kuantum denklemlerine kadar, bugünkü (aslında 100 yıl önceki)
fizik dünyasının saçmasapan takıntılarla dolu olduğunu izliyoruz.
Bu metni
okuyan hiçbir bilimci, yazdığımız konudaki epistemik açığı görmeyecektir, çünkü
ona bakmayacaktır bile.
(18 Aralık 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder