Çarşamba, Aralık 06, 2017

Sibernetik Devlet Tarihi Tezleri

Kiberne, Eski Yunanca’da dümen yekesi demekmiş. Yeke, gemiyi rotasında tutan bir denge aracıdır. İngilizce’deki ‘govern’ (yönetmek) sözcüğünün de oradan geldiği düşünülür.
Sibernetik denilen bilim dalı veya bilgi disiplini de, bütünlerin eksi geri-beslemeler ile nasıl dengede ve/ya birarada tutulduğunun kurallarını inceler.
Devlet de böyle bir şey:
Denetleyebileceği öğeleri denetleyerek, kendi varlığını belli bir denge aralığında tutma çabasında sibernetik bir bütün.
Toplumsal dengesizliklerin toplumu ve/ya devleti dağıttığını da tarihten biliyoruz.
İronik olan şu durumlar bütünü:
Genelde 3 standart sapma ötesinde yer alan ama her zaman öyle olması gerekmediği ortaya çıkan marjinaller ve/ya ayrallar, eğer belli bir aralıkta değişim getirirlerse, toplum değişerek evriliyor. Dengede kalıyor yani.
Hiç olmazlarsa, toplum statikleşip, kendi üzerine çöküp ölüyor.
Eğer marinaller abartırlarsa, toplum parçalara ayrılarak dağılıp gidiyor.
Bizim yarı gözlem, yarı çıkarsama tezimiz şu:
Tarihteki devlet oluşumları, yolları birbirini kesebilen biçimdeki Verhulst denklemleri ile bunlar arasında işleyerek, belli belirgin formlara odaklanıp / yoğunlaşıp yeniden formsuzluğa dağılıyor. Tarihsel çöküş ve çıkış dönemleri ardışıklığı da, böyleliği destekliyor.
Bizim devam tezimiz ise, bunların osilatif (gelişli gidişli) olduğu yönünde.
Yani, en önemli çıkarım olarak:
Marjinaller de, tıpkı normallik ve normaller gibi marjinalliği öldürebiliyor ki örnek olarak, çok tutucu 1945 öncesi kuşakların 2 dünya savaşı yaratıp, geleneklerinin çöküp, 1968 kuşağını doğurmuşluğu, ardından da onların çocuklarının hiç özgürlükçü olmaması ardılının gelmesi, gibi düşünebiliriz bunu orta vadede.
Benim de, son 3 yıllık devlet yokluğundaki gözlemci anarşist konumumun, devletsizliği giderek daha çok eleştirmesi de benzer bir durum bence. Arkasından aşırı sert devletçi bir dönem gelecek, ondan çekiniyorum.
Eğer, 1968’liler ve 1978’liler devrim yapmakla uğraşmak yerine, sosyal demokrasiyi yerleştirseler idi, böyle olmayacaktı.
Ama bu, AB için geçerli değil. Onlar, 5-10 kere sosyal demokrasiyi yaratıp yok ettiler çünkü. Sonuçta, emperyalist Blair ve Hollande örnekleri var elimizde.

(4 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: