Bilmiyorum.
57,5 yıldır da öğrenemedim. Özellikle kendi yazılım ölümlerinin yası nasıl
tutulur, sorusunun yanıtını arayageldim hep. 6 yıl gittiğim psikiyatrist bile,
bu konuda bir şey bilmiyordu.
Bir de
internete bakayım dedim:
Çinliler’de
yas davranışları:
“Süre 27
ay. Giyim kuşam, yiyicek sınırlamaları var. Konfiçyusçuluk bu konuda
talimatlara sahip. Ölenin sınıfına göre, matem davranışları değişiyor.”
Türkler’de
yas davranışları:
“Saçını
ve sakalını kesmeme, saçını kesme, atının kuyruğunu kesme, kendi yüzünü
yaralama, çadıra bayrak asma, elbiseyi ters giyme, başa siyah mendil bağlamak,
tümden siyah giyinmek.”
Yahudilik’te
ve Hristiyanlık’ta:
“Oruç
tutma, elbise yırtma.”
Bu
konuya yeniden dönmemin nedeni şu:
Bir
akademisyen, matem davranışlarının sinemadaki temsili konulu bir tez yazmak
istiyormuş. Ayaklı ansiklopedi niyetine bana başvurdu. Ona özet bir şeyler
anlattım.
Benim
konuyla ilgili tezlerim şunlar:
Matem
bireysel bir şeydir.
İnsan,
kendi ölümleri için de matem tutabilir.
Matemin
toplumsal temsilleri ve simgeleştirilmişleri, davranışın töreleştirilmesi, yani
gelenek görenek olmakta.
Bir
insanın tüm yaşamı boyunca yasını tutabileceği 3-5 kişi olabilir.
100
yaşında sağlıklı ölen biri için matem tutulmaz. Sevgiyle anılır o başka. Çünkü
matem, eksik kalan şey ve ölen için tutulur, kendin için değil. Kendin için,
eğer dürüstsen, belki hiç kimse için matem tutumayabilirsin. Bunu kendine bile
söyleyemeyebilirsin ama öyledir.
Geleneklerinde
şu ya da bu biçimde töresel öldürme olan (kan davası, zinaya karşı cima, vd)
bir kültür veya topluluk matemi hak etmez. Hele hele öldürme emri vermiş biri,
biri için matem tutma hakkı hiç mi hiç yoktur.
Yani
matem, bir haksızlığa uğramışlık biçimidir.
Matem,
travma yaratan bir olay ertesiki davranışlardan yalnızca birisidir.
Matem,
post-travma stresini atlatmak için uygun bir yol olabilir.
Geri
kalanı yaşamı boyunca matem veya intihar da birer matem biçimidir.
Bu
durumda, dönüp dolaşıp, insanı ancak ve ancak kendi yazılım ölümleri (büyük
ruhsal travmalar) için yas tutabilme hakkı ve gerekliliği gibi bir sonuç
çıkıyor.
Analar
erken ölümünü gördükleri evlatları için tabii ki yas tutacaklardır. Bu tanım,
onların durumun kapsamıyor. Ancak, anaların ağlayıp, gerisinin yalan ağladığını
çok görecek kadar cami avlusu cenaze törenleri izledim.
Çıkış olarak, matem ile bedensel cenaze arasındaki birebir ilintinin 21. Yüzyıl’da
artık bozulması gerektiğini düşünüyorum.
Öleni
neşeyle anmak veya Meksika’nın ölüler bayramı daha mantıklı bir davranış
biçimi.
İnsanlar
zorla matem tutmak öğretilmiştir ama matemden çıkmak öğretilmemiştir. O nedenle
bu iş, psikiyatristlere kalır hep. Onlar da bu işi pek bilmezler.
(6 Aralık 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder