Sinema
zaten kendi kendine karınca kararınca çağdaş insanın duygularını terapiliyor,
psikiyatristlere gerek yok ki bunun için:
İnsanlar
tüm bir yaşam boyu hiç korkamadıkları (yani öyle durumlarla karşılaşmadıkları)
için, korku filmi izliyorlar, tekdüze yaşamlarından sıkıldıkları için, aksiyon
filmi izleyip kendilerini adrenalinliyorlar, yaşamları boyunca aşk nedir
bilemedikleri için, romantik filmlere gidip, güzel kadınlarla ve yakışıklı
erkeklerle kendilerini özdeşleştirip, ego masturbasyonu yapıyorlar, vd, vb…
Bunların
dışında, eğer insanlar bu filmlere gidip, gerçekten zor psişik sorunlarını
çözebilselerdi, başkalarıyla da empati kurabilip, azınlık düşmanlığını azaltırlardı.
Örneğin, otistik / asperger sendromlu çocuklarla ilgili filmler, insanların bu
konuyla ilgili önyargılarını değiştiremedi, bizzat tanığım. O etki yoksa, bu
etki hiç olamaz, olamadı da zaten.
Yani, psikiyatristler para kazanmak için yeni
oyuncaklar bulup onu pazarlamak zorunda, sinema terapisini bu konuya alet
ediyorlar.
Psikiyatristler
2’ye ayrılırlar:
Dezenformasyon
yapanlar ve yapmayanlar. % 95’i ilk gruptadır ve sinema terapisini de bu işe
alet etmişler gibi görünüyor.
Hastalar
açısındansa:
Bir filmi
bir psikiyatrist önerdi diye izlemekle, arkadaşın önerdi diye izleyip sıkılmak,
arasında fark yoktur: Elalemin ipiyle kuyuya inilmez. Kendin seçersin filmi,
ayrı konu. Psikiyatrist dediğin, film seyretmekten ne anlar ki?
Sinema
terapisi, bir noktada işe yaramış görünüyor:
Pandalara
sevişen panda filmi gösterilince, frijidlikleri azalmış. Ama biz, bir
psikiyatrist eğer hastasına porno film izlemeyi önerirse, kafasına tavayı
yiyeceği kanısındayız. Ha, doktor dediğin Dr. House ise, ayrı konu.
Buradan
çıkan sonuç şu:
Şu sıralar
moda olan ‘kadın dostu’ ibareleri gibi, yakında porno filmlerin girişinde,
‘deli dostu’ ve ‘bunu kesin Freud önerdi’ gibi ibareler görebileceğiz. Üzerinde
‘Dr. Hannibal önerdi’ yazanlardan kesin uzak durun, deriz.
Dipnot:
Olmaz
olmaz demeyin, feminist porno bile var artık.
(7 Aralık 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder