Cuma, Aralık 22, 2017

Felaket Yönetimi: Bomba Yok Durumu

Graham Greene’in ‘Bomba Partisi’ adlı bir romanı vardır.
Spoiler:
Zengin bir adam bomba partisi düzenler. 10 kişinin önüne 1’er çanta koyar. 9 çantada bomba yoktur ama 1’inde vardır. Bombayı bulan ölecektir, çantayı açıp, bombayı bul(a)mayanlar paranın sahibi olacaktır. Partideki kişilerden biri, zengin adamın ölmüş kızının dul kocasıdır. Yası hiç bitmez. Kura çekilir. Adam dokuzuncu olur. 8 kişi çantayı açar ve parayı alır. Adam, hem sondan bir önceki, hem de sonuncu kalan kişi çantayı açmadığı için, o çantayı da açar. Sürpriiz: Bomba falan yoktur. Buraya kadar nanay. Rolü sanırım Lawrence Olivier oynuyordu. Finalde bir tirad attı, muazzam. Adamın yaptığının yanlış olduğuna adamı ikna etti. Ama 2 çantadaki parayı birden ona verdi.
Bu, felaket yönetiminde, ‘hiç bomba yok, yanıltmaca var’ durumu. Hedef farklı yerde ve zamanda olabilir, polisin dikkatini dağıtmak istemek nedeniyle olabilir. Neden çok olabilir yani.
Spoiler:
Benzeri bir durum, Samuel Jackson’ın başrolünü oynadığı, ‘Düşünülemez’ filminde 1 teröristin, 3 ABD kentine birden atom bombası koymasının öyküsü olarak vardır. Jackson, işkenceci ve itiraf ettiricidir. Adamın karısını öldürmek dahil, işkence dahil, birçok rezil rüsva iş yaparak, 3 bombanın yerini söyletir. Sonra öldürmek için çocuklara yönelir. İzin vermezler. Hatta oradaki askerler ona silah çekerler. Onu deli sanırlar. Çocukları uzaklaştırırlar. Jackson teröriste dördüncü bombanın yerini sorar ve şöyle der: Daima bir bomba daha vardır. Çocukları kurtaran antitez kadın, adamı yumuşaklıkla konuşturur ve dördüncü bombanın yerini öğrenir. Askerler onu imha etmeye giderler ve ederler. Son kare: Sürpriiz: Bir başka bomba daha vardır ve dördüncü bombanın bulunduğu binanın başka yerindedir. Jackson, bunu da bilir. Beşinci bomba, herkesin bulunduğu kenttedir. Artık, filmin sonunu siz tahmin edin. Didaktik kıssadan hisse: İyiler salaktır ve cahildir, kötüler zekidir ve bilgilidir. Psikopat kötüyü anlamak ve önlemek için, onun kadar psikopat olmak gerekir.
Sevgili kari, karşılaştır-karşıtlaştır.
Ama hala bir şık daha var:
Bu gerçek öykü, edimleri yapanın ağzından anlatılmış:
Bildiğimiz artiz George Clooney, fakirken kendisine yardım eden 15 kişiyi, zengin olunca biraraya toplar. Hepsine birer çanta verir. Çantalar açılır. Çantaların içlerinde 1’er milyon dolar vardır (olayın tarihi yok ama sonuçta Clooney’in çevreye saçacak 15 milyon dolar fazladan parası olması gerekir ki bu, ‘Oceans’ serisinin herhangi biri sırasında yüksek gişelere işaret eder). Inının ınının: Adamlardan biri parayı reddeder. Gerçekten reddeder. Clooney, diğerlerine onu parayı almaya ikna etmezlerse, önlerindeki parayı geri alacağını söyler. Tahmin edin ne olur: Herkes o adama yüklenir. İkisi onu boğmaya biler kalkar. O da, ikna olun (ne demekse?) ve parayı alır.
Buradaki soru şu:
Adam parayı almadığı için öldürülseydi, ne olacaktı?
Ek durum: Clooney, insanlara paranın vergisi olarak 300 biner dolar vermiş, çantanını dışında ve yanında olarak. Hesabı yanlış oysa: % 30 vergi ile, 1 + 0,3 milyon doların vergisi, 390 bin dolar eder, 300 değil. Bu durumda, o 15 kişi, Clooney’den (90 yerine) 133,3 biner dolar daha talep eder miydi veya etmiş midir acaba?
+
‘4 Oda’ filminde oda servisçisi rolündeki Tim Roth, verilen parayı kabul ederek, rahat kıçına batan zengin adam rolündeki Tarantino’nun serçe parmağını kısaltır. Filmindeki rolündeki Tarantino, bir yandan acili ararken, bir yandan Roth’a küfreder: Hayvan, beni ciddiye aldı.
Yani, özellikle vurguluyoruz:
Felaket durumunda insanlar, kimi zaman kurmacalardakini aşarlar, kimi zaman çok aşağıda kalırlar.
Bir vurgulama daha:
Felaket simülasyonlarında, bir tür kandırmaca ve inandırmayıcılık olduğu baştan bellidir. Hani, deneklere yapılan sosyal psikoloji deneylerinden sözediyorum.
Ancak, uçuş yönetiminde pilotlara verilen felaket simülasyonu programları onları gerçekten geliştirmiş. Çünkü görüntüler pilotu bile ikna edecek denli gerçekmiş ki epeyisi gerçek felaktlerden apartmaymış zaten.
Evet ey kari, bu durumlar panoramasına bir daha bak ve şunu düşün:
Hangi durumda, sen ne yapardın?
Emin olabilirsin ki % 51 veya daha çok olasılıkla, kendin hakkında yanılıyorsun. Sonuçlar böyle olacak yani.

(21 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: