Graham
Greene’in ‘Bomba Partisi’ adlı bir romanı vardır.
Spoiler:
Zengin
bir adam bomba partisi düzenler. 10
kişinin önüne 1’er çanta koyar. 9 çantada bomba yoktur ama 1’inde vardır.
Bombayı bulan ölecektir, çantayı açıp, bombayı bul(a)mayanlar paranın sahibi
olacaktır. Partideki kişilerden biri, zengin adamın ölmüş kızının dul kocasıdır.
Yası hiç bitmez. Kura çekilir. Adam dokuzuncu olur. 8 kişi çantayı açar ve
parayı alır. Adam, hem sondan bir önceki, hem de sonuncu kalan kişi çantayı
açmadığı için, o çantayı da açar. Sürpriiz: Bomba falan yoktur. Buraya kadar
nanay. Rolü sanırım Lawrence Olivier oynuyordu. Finalde bir tirad attı,
muazzam. Adamın yaptığının yanlış olduğuna adamı ikna etti. Ama 2 çantadaki
parayı birden ona verdi.
Bu,
felaket yönetiminde, ‘hiç bomba yok,
yanıltmaca var’ durumu. Hedef farklı yerde ve zamanda olabilir, polisin
dikkatini dağıtmak istemek nedeniyle olabilir. Neden çok olabilir yani.
Spoiler:
Benzeri
bir durum, Samuel Jackson’ın başrolünü oynadığı, ‘Düşünülemez’ filminde 1
teröristin, 3 ABD kentine birden atom bombası koymasının öyküsü olarak vardır.
Jackson, işkenceci ve itiraf ettiricidir. Adamın karısını öldürmek dahil,
işkence dahil, birçok rezil rüsva iş yaparak, 3 bombanın yerini söyletir. Sonra
öldürmek için çocuklara yönelir. İzin vermezler. Hatta oradaki askerler ona
silah çekerler. Onu deli sanırlar. Çocukları uzaklaştırırlar. Jackson teröriste
dördüncü bombanın yerini sorar ve şöyle der: Daima bir bomba daha vardır.
Çocukları kurtaran antitez kadın, adamı yumuşaklıkla konuşturur ve dördüncü
bombanın yerini öğrenir. Askerler onu imha etmeye giderler ve ederler. Son
kare: Sürpriiz: Bir başka bomba daha vardır ve dördüncü bombanın bulunduğu
binanın başka yerindedir. Jackson, bunu da bilir. Beşinci bomba, herkesin
bulunduğu kenttedir. Artık, filmin sonunu siz tahmin edin. Didaktik kıssadan
hisse: İyiler salaktır ve cahildir, kötüler zekidir ve bilgilidir. Psikopat
kötüyü anlamak ve önlemek için, onun kadar psikopat olmak gerekir.
Sevgili
kari, karşılaştır-karşıtlaştır.
Ama hala
bir şık daha var:
Bu gerçek
öykü, edimleri yapanın ağzından anlatılmış:
Bildiğimiz
artiz George Clooney, fakirken kendisine yardım eden 15 kişiyi, zengin olunca
biraraya toplar. Hepsine birer çanta verir. Çantalar açılır. Çantaların
içlerinde 1’er milyon dolar vardır (olayın tarihi yok ama sonuçta Clooney’in
çevreye saçacak 15 milyon dolar fazladan parası olması gerekir ki bu, ‘Oceans’
serisinin herhangi biri sırasında yüksek gişelere işaret eder). Inının ınının:
Adamlardan biri parayı reddeder. Gerçekten reddeder. Clooney, diğerlerine onu
parayı almaya ikna etmezlerse, önlerindeki parayı geri alacağını söyler. Tahmin
edin ne olur: Herkes o adama yüklenir. İkisi onu boğmaya biler kalkar. O da,
ikna olun (ne demekse?) ve parayı alır.
Buradaki
soru şu:
Adam
parayı almadığı için öldürülseydi, ne olacaktı?
Ek
durum: Clooney, insanlara paranın vergisi olarak 300 biner dolar vermiş,
çantanını dışında ve yanında olarak. Hesabı yanlış oysa: % 30 vergi ile, 1 +
0,3 milyon doların vergisi, 390 bin dolar eder, 300 değil. Bu durumda, o 15
kişi, Clooney’den (90 yerine) 133,3 biner dolar daha talep eder miydi veya
etmiş midir acaba?
+
‘4 Oda’
filminde oda servisçisi rolündeki Tim Roth, verilen parayı kabul ederek, rahat
kıçına batan zengin adam rolündeki Tarantino’nun serçe parmağını kısaltır.
Filmindeki rolündeki Tarantino, bir yandan acili ararken, bir yandan Roth’a
küfreder: Hayvan, beni ciddiye aldı.
Yani,
özellikle vurguluyoruz:
Felaket
durumunda insanlar, kimi zaman kurmacalardakini aşarlar, kimi zaman çok aşağıda
kalırlar.
Bir
vurgulama daha:
Felaket
simülasyonlarında, bir tür kandırmaca ve inandırmayıcılık olduğu baştan
bellidir. Hani, deneklere yapılan sosyal psikoloji deneylerinden sözediyorum.
Ancak,
uçuş yönetiminde pilotlara verilen felaket simülasyonu programları onları
gerçekten geliştirmiş. Çünkü görüntüler pilotu bile ikna edecek denli gerçekmiş
ki epeyisi gerçek felaktlerden apartmaymış zaten.
Evet ey
kari, bu durumlar panoramasına bir daha bak ve şunu düşün:
Hangi
durumda, sen ne yapardın?
Emin
olabilirsin ki % 51 veya daha çok olasılıkla, kendin hakkında yanılıyorsun.
Sonuçlar böyle olacak yani.
(21 Aralık 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder