Kendisini
yazar olarak ilk kez, ‘Yokuşu Tırmanır Hayat’ kitabıyla 35-40 yıl önce tanıdığım,
o günden beridir de çıkışa geçmesini bekleyip, bir türlü bunu göremediğim, Ali
Özgentürk’ün eşi olduğunu öğrenince, nedenini de buna bağladığım yazar.
Bu kez
Cumhuriyet’te kendisini aşan politik bir metin yazmış.
Sonundan
başlayayım:
“… bütün
bunlar olurken ülkemizde bir genç kadın, çocuklarını ısıtamadığından intihar
etti.”
Oysa,
kendisinin gözönüne almadığı 2 bilgi var:
O
koşullarda intihar edenlerin yarısı, AKP’ye oy verdi.
AKP,
zaten 20 milyon kişiye yakıt dağıtıyor şu an. Bu da, pek olumlanacak bir şey
değil. Bazı insanlar, 15 yıldır beleşe yaşıyorlar. Çalışma gereksinimleri bile
yok. Mikro-rantiye diyelim bunlara.
Özgentürk,
çok sulugözlü bir hümanizme takılıp
kalmış durumda, hem de 50 küsur yıldır. (Embriyo oğlunun Ruhi Su dinleyip,
kalbinin altında, huzur içinde uyuduğunu yazmıştır örneğin.)
Kitle;
yaptığı politik hatalar nedeniyle, toplama kampına da konur, soğuktan da donar
ve hatta Stalingrad’da olduğu gibi yamyamlık da yapar, birbirini yer yani.
Öyle,
sevelim sevilelim, ile bu işler yürümüyor yani.
Gelelim,
Zarrab’ın deve ettiği paralara:
“… bir
Türk yurttaşı olarak ben, keşke diyorum, bu delinme işinden gelen paralar
gerçekten ülke yararı için kullanılsaydı da Rıza Sarraf bizim sorunumuz olaydı.”
Türkiye
derken, o para belli TC vatandaşlarının yararı için kullanıldı, o kesin. Ama
Türkiye var, Türkiye var tabii…
‘Ülke
yararı’ diye bir şey kesin ve belirgin değildir. Bazıları için yararlı,
bazıları için zararlı, vardır. Kitle ile iktidar seçkinlerini çıkarları, kimi
koşuttur, kimi aykırıdır.
Toplu
ulaşım araçları birilerine yarar, paralı otoyollar başka birilerine yarar.
Tatlısu
solculuğunu 50 küsur yıl itelemek, pek akıl bir şey değil yani…
“Amerikan
Federal Bankası 1 milyon dolar basacaksa, bunun sadece yüzde 10’unu gerçek bir
değer olarak yatırmaktadır, yüzde 90 değersizdir. Yani, bir yığın değerli gibi
görünen kâğıt, havadır.”
Bu,
ekonomi cehaletini geçen değerlikte bir ibare.
Piyasadaki
paranın toplamı ile ekonominin (diyelim 1 yıllık) toplam değeri arasında, emisyonun
aleyhine epeyi bir ters oran vardır. Çünkü genel para, yılda 2,5-4 kez tur
atar. Küçük esnaf için, para her gün tur atar. Reel sektördeki (KOBİ) özel
şirkete açılan banka kredisi, 3-4 ay vadelidir, yani o da yılda 3-4 tur atar
demektir.
ABD’nin
piyasaya sürdüğü para, gerçekten büyük: 2007-2009 momentinde 1 trilyon dolar (ama
o bile çöküşü durdurmaya yetmedi ve piyasaya mafyanın parası kabul edildi).
Çünkü, emlak piyasası yanlış krediler nedeniyle çökünce, (son yıllarda global
moda olan biçimde) Fed (tüm Dünya merkez bankaları bunu yapıyor biçimde)
piyasayı kolaylaştırmak için, piyasaya para değil, bono ve tahvil sürdü. O
paranın çoğu da, kur savaşları nedeniyle ABD dışına gitti (en başta da Çin’e).
Son 1,5-2 yıldır da yine Fed, o parayı geriye ABD’ye çekiyor, yani faizleri
yükseltiyor.
Bildiğiniz
kağıt para, G-7 ülkelerinde çok çok azaldı, çünkü kredi kartları var. Bazı AB
ülkelerinde epeyi alışveriş yeri nakit para almamaya başladı.
Bu, (sanal
sektörün % 80 ağırlıkta olduğu) yeni bir
ekonomik politika ama tükendi. Çünkü eski genel-ana-reel ekonominin
kuralları öyle çiğnendi ki oyun çöktü. Şimdilerde, yine eski kurallara
dönülüyor ama oyun toparlanamıyor bir türlü.
Bu durumda
ABD de, gücü yettiği ülkelere, yani TC gibilerine saldırıyor. Zarrab olayında olup
biten yalnızca bu.
ABD,
olayı 2013’ten beridir bildiğini açıkladı zaten. Bakıldı, olay iç hukukta
halledilmiyor, dış hukukla halledildi.
Bu,
ekonomi için böyle oldu, politika ve askeriye için de böyle olacak. Bazı Türk
politikacılar, o intihar eden Sırp general gibi, savaş suçundan uluslararası
savaş suçundan yargılanacak. Bizimkiler zehir içmez ama.
Bu, BM
kararlarını delmekten dolayı, uluslararası bir dava.
Evet,
güçlünün davası. Güçlünün hukuğu.
Ama TC
haksız.
Ama
kimse TC’ye kumpas falan kurmuyor.
Zaten o
paralar, epeyidir yurtdışında.
Özgentürk,
arabesk kemancı gibi, gıy gıy da kafa ütülemiş.
Gerçek
durumlar ise bunlar.
O
nedenle insan, bildiği konuyu lazmalı.
Yoksa,
Özgentürk gibi, akil değil, sakil kalıyor.
(3 Aralık 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder