Pazar, Aralık 03, 2017

Işıl Özgentürk Negasyonu

Kendisini yazar olarak ilk kez, ‘Yokuşu Tırmanır Hayat’ kitabıyla 35-40 yıl önce tanıdığım, o günden beridir de çıkışa geçmesini bekleyip, bir türlü bunu göremediğim, Ali Özgentürk’ün eşi olduğunu öğrenince, nedenini de buna bağladığım yazar.
Bu kez Cumhuriyet’te kendisini aşan politik bir metin yazmış.
Sonundan başlayayım:
“… bütün bunlar olurken ülkemizde bir genç kadın, çocuklarını ısıtamadığından intihar etti.”
Oysa, kendisinin gözönüne almadığı 2 bilgi var:
O koşullarda intihar edenlerin yarısı, AKP’ye oy verdi.
AKP, zaten 20 milyon kişiye yakıt dağıtıyor şu an. Bu da, pek olumlanacak bir şey değil. Bazı insanlar, 15 yıldır beleşe yaşıyorlar. Çalışma gereksinimleri bile yok. Mikro-rantiye diyelim bunlara.
Özgentürk, çok sulugözlü bir hümanizme takılıp kalmış durumda, hem de 50 küsur yıldır. (Embriyo oğlunun Ruhi Su dinleyip, kalbinin altında, huzur içinde uyuduğunu yazmıştır örneğin.)
Kitle; yaptığı politik hatalar nedeniyle, toplama kampına da konur, soğuktan da donar ve hatta Stalingrad’da olduğu gibi yamyamlık da yapar, birbirini yer yani.
Öyle, sevelim sevilelim, ile bu işler yürümüyor yani.
Gelelim, Zarrab’ın deve ettiği paralara:
“… bir Türk yurttaşı olarak ben, keşke diyorum, bu delinme işinden gelen paralar gerçekten ülke yararı için kullanılsaydı da Rıza Sarraf bizim sorunumuz olaydı.”
Türkiye derken, o para belli TC vatandaşlarının yararı için kullanıldı, o kesin. Ama Türkiye var, Türkiye var tabii…
‘Ülke yararı’ diye bir şey kesin ve belirgin değildir. Bazıları için yararlı, bazıları için zararlı, vardır. Kitle ile iktidar seçkinlerini çıkarları, kimi koşuttur, kimi aykırıdır.
Toplu ulaşım araçları birilerine yarar, paralı otoyollar başka birilerine yarar.
Tatlısu solculuğunu 50 küsur yıl itelemek, pek akıl bir şey değil yani…
“Amerikan Federal Bankası 1 milyon dolar basacaksa, bunun sadece yüzde 10’unu gerçek bir değer olarak yatırmaktadır, yüzde 90 değersizdir. Yani, bir yığın değerli gibi görünen kâğıt, havadır.”
Bu, ekonomi cehaletini geçen değerlikte bir ibare.
Piyasadaki paranın toplamı ile ekonominin (diyelim 1 yıllık) toplam değeri arasında, emisyonun aleyhine epeyi bir ters oran vardır. Çünkü genel para, yılda 2,5-4 kez tur atar. Küçük esnaf için, para her gün tur atar. Reel sektördeki (KOBİ) özel şirkete açılan banka kredisi, 3-4 ay vadelidir, yani o da yılda 3-4 tur atar demektir.
ABD’nin piyasaya sürdüğü para, gerçekten büyük: 2007-2009 momentinde 1 trilyon dolar (ama o bile çöküşü durdurmaya yetmedi ve piyasaya mafyanın parası kabul edildi). Çünkü, emlak piyasası yanlış krediler nedeniyle çökünce, (son yıllarda global moda olan biçimde) Fed (tüm Dünya merkez bankaları bunu yapıyor biçimde) piyasayı kolaylaştırmak için, piyasaya para değil, bono ve tahvil sürdü. O paranın çoğu da, kur savaşları nedeniyle ABD dışına gitti (en başta da Çin’e). Son 1,5-2 yıldır da yine Fed, o parayı geriye ABD’ye çekiyor, yani faizleri yükseltiyor.
Bildiğiniz kağıt para, G-7 ülkelerinde çok çok azaldı, çünkü kredi kartları var. Bazı AB ülkelerinde epeyi alışveriş yeri nakit para almamaya başladı.
Bu, (sanal sektörün % 80 ağırlıkta olduğu) yeni bir ekonomik politika ama tükendi. Çünkü eski genel-ana-reel ekonominin kuralları öyle çiğnendi ki oyun çöktü. Şimdilerde, yine eski kurallara dönülüyor ama oyun toparlanamıyor bir türlü.
Bu durumda ABD de, gücü yettiği ülkelere, yani TC gibilerine saldırıyor. Zarrab olayında olup biten yalnızca bu.
ABD, olayı 2013’ten beridir bildiğini açıkladı zaten. Bakıldı, olay iç hukukta halledilmiyor, dış hukukla halledildi.
Bu, ekonomi için böyle oldu, politika ve askeriye için de böyle olacak. Bazı Türk politikacılar, o intihar eden Sırp general gibi, savaş suçundan uluslararası savaş suçundan yargılanacak. Bizimkiler zehir içmez ama.
Bu, BM kararlarını delmekten dolayı, uluslararası bir dava.
Evet, güçlünün davası. Güçlünün hukuğu.
Ama TC haksız.
Ama kimse TC’ye kumpas falan kurmuyor.
Zaten o paralar, epeyidir yurtdışında.
Özgentürk, arabesk kemancı gibi, gıy gıy da kafa ütülemiş.
Gerçek durumlar ise bunlar.
O nedenle insan, bildiği konuyu lazmalı.
Yoksa, Özgentürk gibi, akil değil, sakil kalıyor.
(3 Aralık 2017)

Hiç yorum yok: