Cumartesi, Temmuz 15, 2017

Alan Moore, V for Vendetta, Watchmen

Moore’un anarşist olduğu savı var. Hiç ilgisi yok ama. Sözü geçen her 2 eser de öyle değil.
V for Vendetta, meclisi havaya uçurmayı savunuyor, güya Thatcher’a karşıymış ama onu doğrulamış.
Meclisin havaya uçurulması olayı, akla doğrudan 1648 müdahalesini ve bildiğimiz askeri diktatörlüğü getiriyor. Bunu savunuyor olabilmek, bir anarşistin işi değil ve bu, bir anarşizm türü değil, anti demokrasi bu ve anarşistler ancak gerekince anti-demokratik olurlar, demokrasiyi takmayanlar nihilistlerdir.
Watchmen ise, parodi yapacağım derken, kendi parodi olmuş bir grafik roman. Öyküsü feci havada, sarkık, sünük. Derdinin ne olduğu belli değil. Konu, feci dağınık. Tiplemeler laçka. Dr. Manhattan, sürekli ders veriyor ama çizgiromanda bu değillenmiyor, değillenemiyor yani.
Marvel ve DC, tam da Yanki olarak, tam da dünya hegemonu ABD’yi savunuyor iken, ne yaptıklarını hala bilemeden, süper kahramanları birbirine saldılar ya:
Hah işte, asıl anarşizm o. Tarihte de, hegemonları anarşist terörleri ve (çar, cumhurbaşkanı, şu bu) katliamları değil, hegemonlar yıktı, hem de kendi kendilerini. Ha, bu teorik değil, pratik anarşizm ayrı konu. Zaten, asıl dertleri bu değil. Bunu yaptıklarını 25 yılda hala anlayamadılar ama yeni ergenleşme, bak işte o, tam yanki faşizmi. Eski yanki faşizmili çizgromanların içeriği, kendi antitezini çoktan üretmiş bir ideoloji.
O nedenle tezimiz açıkça ortada:
Süper kahramanların birbiriyle savaşması, hegemonluğun antitezi olarak, estetik-kültürolojik analiz olarak, parodi süper kahramanlardan çok daha işlevsel oldu.
Ki bu, yabancılaşarak özdeşleşme tezine karşı, özdeşleşerek yabancılaşma antitezimiz için upuygun bir kanıt.
Artı, Moore da kazandığı için şu, mutlaka söylenmeli:
Hugo ve Nebula ödülleri, artık feci cıvımış.
Çıkış açımlaması:
Robert Sawyer bize ‘Flashforward’ ve ‘Neanderthal Üçlemesi’ ile gösterdi ki bilimkurgu ve grafik roman metni, klasik dönemde çok çok daha güçlüydü, daha faşist olunduğu Soğuk Savaş döneminde yani. Sonra laçkalaştı olay. Gerilimsizlik yaratıcılara yaramadı, onların duygularını ve düşüncelerini öldürdü.
Kalkıp da, Feyerabend’in çok abidik gubudik ‘ne olsa gider’ tezini uygularsanız, ezeli-ebedi ergen zihinsel ve kültürel regresyonuna ve konfüzyonuna girersiniz. Moore, tam da bu sularda gemisi istop etmiş bir yaratıcı, yani epeyi beceriksiz bir yaratıcı.
Problematik, grafik romanda içerik-konu ile form (çizgi-öykü bireşimi) praksisini yakalayabilmekte. Sonra da, çizgiroman ve grafik roman tarihinde, tüm ülkelerde bunu yapabilmiş eserlerin geçtiği noktaları haritalıyoruz, elimize yaratı yolu çizimi geçiyor: Bu kadar basit.
Bunları birinin şerh düşmesi gerekiyordu. Olumsuz konuşmak, yine bana kaldı.

(12 Temmuz 2017)

Hiç yorum yok: