Baydemir
aslında şunları söylemiş:
“Bir tek
adım atılmadı. Hükümet süreci uzattı, adım atmadı. Bu adımların atılmaması da
güvensizliğe neden oldu. Açıkça söyleyeyim, iki taraf da artık ‘Bu süreci kim
bozacak, kendimizi savunalım’ pozisyonuna geçti. İki taraf da birbirine
güvenmiyordu. İki taraf da diyordu ‘Süreç bir gün biterse, biz kendimizi
savunabiliriz’.”
Kendini
savunmak ne demek?
Savaş,
demek.
Savaş ne
demek?
Çözüm
süreci yok, demek.
Nasıl
tekzip bu?
Gelelim
ne olduğuna:
2015 ilk
seçimi, siyaseti kilitledi. O noktada çözüm süreci çoktan boşta kalmıştı zaten.
İstenirse, 2 veya 3 aşamalı irdeleme denenebilir.
Sonra ne
oldu?
6-10
günde PKK, IŞİD, TC, birbirine saldırının 6’lı kombinasyonunun tamamını yaptı.
Bu,
ister provokasyon sayılır, ister olağan. Bizce olağandı. (Sürpriz olan şey,
IŞİD’in o çıkışıyla, şimdiki suskunluğunun birbirine tersliği ki bu yalnızca
devlet karşı-terörüne bağlanamaz.)
Ancak şu
kesin:
50 bin
kişinin geleceği düşünülen ama 5 kişinin geldiği bir sivil direnişe geçildi. TC
bunu askeri savaş kıldı.
Kürtler’in
yaptığının yanlışlığını İsmail Beşikçi bile yazdı.
TC
istedi bir göz, PKK verdi iki göz. Daldı evlere.
Bunları
dememiş Baydemir.
Bir de,
hiçbir HDP’linin PKK aleyhine gıkının çıkamadığını, ölen sivillerde onların da veballerinin
olduğunu.
O
nedenle, Baydemir tekzip etse de durum aynı:
2 taraf
da, hatta 3 taraf da savaş istedi ve aldı. İronik olan şu:
Herkes
kaybetti. AKP bu adım ile kendini bitirdi: ister Bezm-i Alem, ister BBP, ister
MHP çizgisi densin, AKP’liler ve eski Akıncı ruhu / anlayışı tırsaktır ve o
çizgiden tırstı. Çalmak başka, öldürmek başka yani.
Ancak,
onyıllardırki savımızı hala yineliyoruz:
Nasıl ki
AKP’lileri ancak ve ancak uluslarası hukuk kurumları yargılarsa, HDP’lileri de
öyle olabilecek ve Baydemir, bunlardan biri olmayı hak ettiğini, kendi alnına
32 punto ile yazdı bu açıklama ve ters tepen tekzip ile.
Dipnot:
Savaşan
tüm tarafların insan ve savaş suçu işlemesi durumu, yeni küçük savaşçıklarda
tüm tarafların küçük ölçekli ve birbirine yakın güçte olması nedeniyle çoğaldı
ama yine küçük ölçekli olarak. Sonuçta hala, Afganistan’ın veya Suriye’nin % 10’u
veya % 20’si ölmedi: Büyük ölçekli savaşlarda öyle olmuştu ama. Bu, ek kayıt
olarak dursun. Kürtler’de de, 34 yılda 8 milyonda 80 bin ölü dense bile, % 1
ile çok düşük bir ölüm oranı var ve göç oranı yine çok yüksek: % 30-40. (Bunun
istenilen savsal Kürdistan’ın Kürtler
tarafından eylenmiş de-kürtifizasyonu olduğu da başka bir konu.) Not:
Neo-Kavimler Göçü, tarafımızdan kezlerce yazıldı, onlar burada yinelenmeyecek.
(17 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder