Kılıçdaroğlu’nun
yürüyüşü başlangıçta fazla ilgi çekmedi. Gezi de öyle.
Kılıçdaroğlu’nun
yürüyüşüne sonradan, parça parça, az zamanlı / süreksiz katılan epeyi grup,
kendi dertleri için yürüdü, CHP milletvekili üzerinden adalet arayışı için
değil. Gezi’de de öyle.
Yürüyüşe
katılan gruplardan biri, Fetöcülük’ten içeri alınan bir GS yöneticisi için
yürüyen GS yönetiminde bir gruptu. Onların yürüdüğü günle aynı gün, Lgbti gurur
yürüyüşü ikinci kez engellendi. Ve o kişi, bu yürüyüşlere tümden karşıydı.
Ara
şerh:
İzmir
Lgbti grupları, engelemeyle karşılaşmadan Haziran 2017 başında gurur
yürüyüşlerini kazasız belasız eylediler. Burada, İzmir, İstanbul 1, İstanbul 2
gibi Lgbti’lerin 3 altkümeleşmesi durumu olmakta ki Dünya’da kutlama günleri
farklı olabiliyor, tıpkı gökkuşağının Lgbti’lerden önce, epeyi farklı altkültür
grubunun simgesi olmuşluğu gibi.
Bu
karşılaştır-karşıtlaştır bizce önemli.
Biz bunu
grup atomlaşması olarak görmüyoruz, daha çok grup bencilliği ve benmerkezliliği
olarak görüyoruz: Her marjinal grup, kendi derdinin çözülmek için ilk önce
geldiğini düşünüyor ve daha çok da hissediyor.
Devam:
Gezi’ye
katılanlar da bu türden bir alt-farklılaşmışlık içindeydiler ve hiçbir zaman
birleşmediler.
Kanıt:
Solcular
kapitalist Müslümanlar’ın meydanda namaz kılmasına izin verdiler ama o namazı
kılanlar gidip de anarşistlere destek vermediler.
Dolayısıyla
son olaylar dizisinde bu, grup enstalasyonu
oldu, grup atomizasyonu değil.
Zaten
genelde kimse başkalarının derdiyle uğraşmaz bizde. Marjinaller de öyle.
Geziciler de öyle.
(2-3 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder