15
Temmuz 2017, yani darbe girişiminin birinci yıldönümü yaklaştıkça, liberal
demokrat yazarların, yandaşların dezenformasyonları da arttı.
Sevilay
Yılman şöyle yazmış:
“Zaten
bilinen bir şeydi Kemal Bey’in 15 Temmuz gecesini Kerimoğlu’nun evinde
televizyon izleyerek geçirdiği, ama bu kadar rahat, nasıl der İngilizler hani“cool”
olduğu da düşünülmüyordu.
Millet
tankların üzerine yürürken, o tanklar milleti ezip geçerken, alçaklar sürüsü
tarafından TBMM bombalanırken, ana muhalefet partisinin Genel Başkanı Kemal
Bey, belediye başkanının evinde izliyormuş bütün olanları.
Asıl
rezalet, yani katmerli olanı ise, bu fotoğrafların çekilmesi meselesi... Dün
olur ya, fotoğraflar ‘fake’tir, montajdır, bir hataya düşmeyeyim filan, diye
bayağı bir kulis yaptım CHP’li kaynaklarımla. ‘Fake’ değil! Tamamen doğru. Yani,
o fotoğraflar o geceye ait ve denildiği gibi, Bakırköy Belediye Başkanı’nın
evinden.”
Bu ne
şimdi?
Bu,
‘fake’ değil mi?
Bu,
dezenformasyonlama değil mi?
Ne
olacaktı?
Ana
muhalefet başkanı, o gece eline bayrak alıp, sokaklara mı fırlayacaktı?
Tabii ki
sakin sakin seyredecekti.
Erdoğan
gibi, AKP’nin 81 il ve bin küsur ilçe başkanı gibi.
Ortalığa
salınanlar, haberlenenlerdendi. Bir süre geçtikten sonra, o geceki gazilerin bazılarının
aslında mahalle kavgasında yaralandıkları da ortaya çıkar oldu.
Olaydan
sonra 1 yıl geçti ve hala ortada güvenilir bilgi yok.
Bu da,
darbe gibi görüneni, darbemsi de, değilimsi gibi, kılıyor.
Ortada
yargılamamsı bir şey var. Arada sızan ifadelerden, ciddi ihanet kokuları
çıkıyor. Kimin ne olduğu, hiç anlaşılmıyor hala.
Tüm
bunlara karşılık, şu an bunları yazmak, provokasyondur, dezenformasyonlamadır,
hedef göstermektir.
Dipnot 1:
O
fotoğrafın yeniden servisi ve Yılman’ın yeniden konuyu kurcalaması, yine bir
ihanet dizisi ama bu kez bu, CHP’nin içinden geliyor.
Dipnot 2:
12 Eylül
1980’de meclisteki 4 büyük partinin liderinin içeri alındığını da notlamış
olalım.
Yılman,
bu bilgiyi de yok sayıyor.
(12 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder