Pazar, Temmuz 16, 2017

Ursula K. Le Guin, Ray Bradbury, Reha Ülkü

Önnot 1: Bu metin; hem Küfürbaz Negasyonlara, hem bilimkurgu eleştirisine, hem gelecekbilime, hem günceye, hem de Yazı Yolu’na giriyor…
Önnot 2: Az önce, her iki yazar hakkında, peşpeşe 2 Youtube videsou izledim. O nedenle, aklıma takıldılar.
Yazar / sanatçı olarak aşmakta zorlandığım 2 kişi; Fassbinder ve Kafka oldu. 2’si de; erken, doğrudan, kefaretçi, sanatçı, marazi ölümü yaşadı, en azından bence öyle. Beni zorlamaları da bu ölümler oldu: Ne kadar taklit (olumlama), ne kadar ders alma (olumsuzlama) ayrımında zorlandım.
İlk Fassbinder filmimi, 1986-1987 kışında televizyonda Berlin Alexandre Meydanı dizisi ile seyrettim. Onu, 1995’te aşmıştım ama yeni aşmıştım. 1992-1995 arasındaki evsiz, soğuk kışlı, aç yolculuğum bunu ivmeledi.
Kafka’yı ilk kez büyük erkek kardeşim sayesinde 11 yaşımda duydum. 1975 sonunda ilk metnini okudum. 30 yaşımda Kafka okumayı bıraktım sayılır, çünkü bir türü yineleme yaşamaya başladım onda. Ancak, Bir Köpeğin Araştırmaları’nın ilk cümlesi hep aklımdadır.
Le Guin’i, 1990’da okudum ve hemen aştım.
Bradbury ise, beni hiç aşamadı, hatta bana yaşlaşamadı bile. Hep alt düzey bir beyin olarak gördüm onu. En sevdiğim kitabı, bir bilimkurgu değil, Deliler Mezarlığı’dır ki onu da Hollywood deneyimleri ile yazmış ama bunu yıllar sonra öğrendim.
Bu 2 bilimkurgu yazarı, şu an ayırsadığım ve feci ayıpladığım biçimde, ölümle baş etmeye hiç kalkmamışlar. Bilimkurgu yazarı olarak hem de. Uzaya gidilmişken hem de. İnsan türünün sonu kesinken hem de.
Bu açıdan aşmakta zaman harcadığım tek yazar, Asimov’dur, onun da Flechtheim’dan kopya çektiğini öğrenince ve/ya anlayınca aştım. Her 2’si de, 100 milyarlık veya 1 trilyonluk bir geleceğe doğru aş(kınlaş)makla ilgiliydi ve bu tümüyle ölümü aşmaktı: 0. Robot Yasası gibi, genelleme gibi.
Bunları yazınca, herşeyi açıkseçik gördüm, daha önce aymadığım için kendime şaştım ve bu metin, en az 10 metnin daha yolunu açtı. Çünkü, Youtube’da sevdiğim tüm bilimkurgu romanı yazarlarının videoları var: Bu arada, 15 yıl önce öyle değildi, onu belirtmiş olayım.
Yaşlanınca, kendi metinlerini değerlendirmeye de başlıyor yazar-kişi: Le Guin de öyle, ben de öyle.
Philip Dick’i ise, eski eşlerinden biri değerlendirmiş ve bunu çok iyi yapmış.
Uzun süredir beni artık, bilimkurgu roman okumak değil de, bilimkurgu roman yazarları, onları nasıl yazıyor veya yazmak hakkında ne düşünüyorlar konusu daha çok ilgilendirir oldu.
Çünkü, nerede takıldıklarını, kendimin nerede takılacağını, onları nasıl aştıysam, kendi takılmamı nasıl aşacağımı, bunlar gösterecek, gösteriyor, gösterdi.
Bu kezinde, keyifle kendime sesleniyorum:
Hah işte gerçekten şimdi, geleceğ(in)e hoş geldin Reha Ülkü. Bunu tarih / bilim olarak gerçeksedim, şimdi bilimkurgu / sanat olarak gerçekseyeceğim.
Aferin ve iyi talihler bana.
Zor tao çünkü.

(14 Temmuz 2017)

Hiç yorum yok: