Avrupa
rönesansları, aslında tümden lümpen bir
kültürel dizi idi.
Çünkü:
Antik
Yunan öyle sanıldığı kadar başyapıt-klasik üreten bir dönem değildi. Aristo,
Avrupa’da bir yasaklandı, bir göklere çıkarıldı.
Roma,
Antik Yunan’ın ancak tanrılarını devraldı, o da suyunu çıkartarak. Roma, özgün
bilimi, sanatı düşünü olmayan tarihsel bir çukur-kültür olarak tarihe geçti. O
çok yüceltilen Roma Hukuku’nu bile kendileri yazıya geçirmedi.
Dolayısıyla
Avrupa; 800 Fransa, 1000 Almanya, 1200 İtalya erken ve yerel rönesanslarından
sonra, 1400’lerden başlayarak 1900’e dek süren bir genel rönesans döneminde,
bunlar yeniden yüceltilince, gülünç oldu.
Rönesans
sanatı ertesinde ve koşutunda, Gotik gibi altküme oluşumlar yaşandı.
İşte
bizim asıl kastettiğimiz lümpen rönesans budur. Gotlar, bildiğimiz Nordikler
olarak, MS 1-400 arasında, vikingler’in öncülü olarak, temelde Doğu Avrupa’nın
canına okumuş bir halktı. Hunlar ile işbirliği yapıp Roma’yı yıktılar.
Yani,
Avrupa kültürel çizgisini yıkan ve kesintiye uğratan bir kültür, o Avrupa
kültürü tarafından rönensanslandı.
Koşut
olarak ise, Roma’yı yıkan barbarlar, Roma’yı yıktıktan sonra, Roma kültürünü
taklit ettiler ki bu da, (rönesansın sözcük anlamı olan) yeniden doğuş değil, yeniden
ölüş sayılabilir ancak ki buda, başka tür bir lümpen rönesanstır.
Yani;
rönesanslar ve engizisyonlar ardışık ve/ya birarada olabileceği gibi,
rönesanslar römort da olabilir ve onunla
ardışık ve/ya birarada olabilir.
Dipnot:
Elit
veya üst burjuva kesimdeki kültürel moda da, proleter popüler kültürü gibi
lümpen olabilir, tıpkı lümpen burjuvazinin de tanımlı olduğu gibi.
Ki bu
durumda, Fransa’daki Osmanlı modası da öyle olmakta.
(7 Temmuz 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder