Önce
haber:
“Irak
Savunma Bakanlığı'nın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) sınırlarını,
Türkiye ve İran'ın desteğiyle kendi kontrolü altına almayı planladığı duyuruldu.”
Bu haber
2 anlama geliyor:
Bir:
İran-Irak gibi 10 yıl, İran-Türkiye gibi onlarca yıl savaşmış ülkeler, ortak
çıkar uğruna ortak davranış gösterebiliyorlar.
İki: Bu
kadar aykırı ülkelerin görüşlerinin ve çıkarlarının uzun süre koşut gitmesi
epeyi zor olduğu için, bu durum göreli kısa dönemli bir geçerlilik taşıyor.
Üstüne
bir de:
“ABD
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Washington'ın Irak Kürdistan Bölgesel
Yönetimi'nde yapılan "tek taraflı" bağımsızlık referandumunun
sonuçlarını tanımadığını açıkladı.”
Bunun da
anlamları şunlar:
Bir:
Bizden izinsiz hiçbirşey yapılamaz, olumlu veya olumsuz olması farketmez.
İki: Bu
yeni durum, şimdilik çıkarlarımıza aykırıdır.
Ancak
ABD, tutarsızlık gösterirse veya el altından / kapalı kapılar ardında Kürtler’e
sözler verdiyse, bu da açığa çıkar. Ki biz böyle olacağı kanısındayız, çünkü
İsrail’in kesin tavrı belli: Kürt devleti kurulsun.
Kuzey
Irak’ın durumu ise şu:
Batı:
IŞİD, olmadı Esed-Suriye, doğu: İran, güney: Irak, kuzey: Türkiye. Ölümlerden
ölüm beğen durumu.
Ayrıca:
Batı:
Müslim, doğu: Talabani, kuzey: Öcalan. Bu, iç savaş olasılığı açısından böyle.
Kürtler’in
‘önce birleşip sonra bölüneceği’ tezimiz, Öcalan duruma karşı çıkıyormuş gibi
yapıyorken, HDP’nin duruma taraftarmış gibi yapması, bunun için aykırı
düşüyormuş riskli imajına bile katlanması ama uzun vadede herşeyin kendi
limitine ve asimptotuna vardığı büyük sayılar kuramı gerçeği ile
birleştirilince, işliyor gibi görünüyor.
Asıl
moment ise şu:
Barzani
meclisi kapattı. Oğullaır anlaşamıyor. Barzani aday oylamayacağını açıkladı,
oğullarından herhangi birinin seçilmesi zor olabilir.
Talabani,
Barzani’ye karşı ama Goran son anda referandumda evet oyunu destekledi ama bu
son an olayı da, onun güvenilirliğini her 2 taraf açısından da sarstı.
Sonuçta
olay, dönüp dolaşıp kabile / aşiret savaşları durumuna geri dönüyor.
Asıl
problematik şu bizce:
Türkiye
1925-1975 arasındaki 50 yılda feodal moddan sanayisel-sosyolojik kültürel moda
az veya çok dönüştü, yani 1 mod sıçraması yapabildi. Kuzay Irek ise, 1991-2016
arasındaki 25 yılda proto-feodal moddan feodal moda dönüşemedi, yani 1 mod
sıçraması yapamadı. Karşılaştırma-karşıtlaştırma yapınca, Kürtler’in kendi geleceklerinin yolunu kendilerinin
kapattığı sonucu çıkıyor.
Ya da:
50 yılda
1 mod geçerlerse, 100 yılda 2 mod belki geçerler gibi bir çıkarsama
yapılabilir. O da, Kuzey Irak’ın 100 yıl daha bağımsız kalabilmesi gereği demek
olur. Ama petrol, çok değil 25 yıl sonra, oranın iflasına neden olacak denli,
azalacak. Ki buna, Araplar da dahil.
Yazının
icat edildiği yerde 5 bin yıl yazıya geçememiş, kentin icat eddildiği yerde 5
bin yıl yerleşik yaşama geçememiş bir kültürel moddan söz ediliyor burada.
Tabii ki
avcı-toplayıcı kültürel modlar da dahil tüm modlar var olma ve sürme hakkına
sahip ama varlıkları geleceğin Dünya’sında etkisiz eleman olur.
Yani
Kürtler, bu referanduma çok takarak, tarihte
hiç olmalarını kabul ettiler bizce.
(30 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder