Cuma, Ekim 06, 2017

Oblivion ve Hüzün

Önnot: Bu başlığı daha önce de yazmış veya yazmamış olduğumu anımsayamadım.
Piazzolla’nın bu parçasının duygudurumu, bana hüzün olarak geliyor. Böylelikle, bu / benimsel oblivion. hüzünlü oluyor şimdi ve burada.
Ancak bu hüzün; ne melankoli, ne de yeis.
İçinde sevgi var ama aşk yok belki gibi.
Gri ama kahverengi değil.
Solgun ama ölgün değil.
Kapıp koyvermişliğin hüznü evet ve bunu da daha önce yazdım.
Bu kapıp koyvermişlik, teslimiyet değil. En büyük isyanın, en büyük dayanıklılığın bitebilmesinin hüznü. Çaresizlik ama acz değil, en azından bu noktada ve bu dozda.
Kapıp koyvermişlik, yitip gitmişlik ve dağılmışlık da içeriyor bu hüzün. Benim gibi oto- ve hetero-disiplinli biri için hüzün verici bu.
Bir savaşçının yorgunluğu, hüzün verici.
Yolun sonunu görmek, hüzün verici.
Ancak, bunun / bu hüznün sonunda, yani bu oblivion’un sonunda (belki 16-17 yılın sonunda), zombilikten insanlığa geri döndüm.
Bu, bana ‘Kendi’ öyküsünün başını ve sonunu anımsatıyor, ezberden yazıyorum:
Baş:
“Doğdun, ölecektin. Bilmiyordun ama öğrenecektin.”
Son:
“Sonra geri döndü insanlığa.”
Bu geri dönme hüznü, Lukas Marsh’ın ‘Bir Yabancı Gibi Değil’ romanındaki sonudur aynı zamanda.
Bir de, Charlie Gordon’un sonunun acıtmayabilmesi bile hüznüdür aynı zamanda.
Öleceğini ve son demlerini bilip, insana geri dönüp, yolunu sürdüren bir hüzün toplamda yani bu.
Yola devam edebilmek için geri vitese takmak, kuzeye akan bir nehrin güneye akmaya başlaması gibi hüzünler aynı zamanda.
Yola devam, savaşa devam, yazmaya devam için…
Bu, bir seçim olmadı açıkçası. Ayaklarım bana sormadan, kendi kendine girdi bu yola.
Ancak 1995 Temmuz’unda, 35. yaşgünümde kendime açıkça sordum, bunu anımsıyorum: “Yaşamak istiyor musun?”. Yanıt geldi: “Evet.”
İşte o evet, beni taa buralara taşıdı.
Ve bu çook hüzünlü bir durum.
Hüzünlü bir oblivion.
Ek: Hep sağ kalacağıma güvenim, 2013 Aralık ila 2017 Temmuz’u arasında sarsılmıştı açıkçası. Ama Ekim 2017 momentiyle, hep sağ kalacağımı yine gördüm.
Bu, hüzün verici bir şey mi bilmem ama bana hüzün veriyor: Artık yakınımdakiler de dahil olarak / edilerek, ardımda çook ölü bıraktım çünkü.
Ölü gömücü Olrik’in / Ulrik’in hüznü: Ölümünü beklerken ölü gömmek, tabii ki hüzün verici: Özellikle de, ölüm hiç aklından çıkamıyorsa.

(5 Ekim 2017)

Hiç yorum yok: