Salı, Eylül 19, 2017

Aforizma

1950’liler; 1970’lerde solculuk, 1990’larda ortacılık-liberalcilik, 2010’larda sağcılık-uç milliyetçilik-şeriatçılık oynadılar.
Artık mezara varmak üzereler. Çok yol dolandılar ama n-hiçbiryere var(a)madılar.
Ot gelip sap gidemediler yani…
Yaş 70, iş bitmiş yani…
Ek:
1950’liler ve 1 kuşak için sözü edilen savı, onların çocuklarını ve torunlarını işin içine katarak, 2 veya 3 kuşak için de geçerli olmak üzere genişletebiliriz. O zaman savımız, doğrusal, tek yönlü ve tek yönlü olmak yerine, doğrusal-dışı, tek yönsüz, tersinebilir, gidip gelebilir bir sava doğru açımlanır ve benzetişim açısından bu, daha gerçekçi olur.
Yani:
Bir:
O sözü edilen 1-3 kuşak sol, orta, sağ arasında, yaşamlarının 10 yıllık dilimlerinde gidip gelebilirler ve gidip geldiler de zaten…
İki:
Baba, çocuk, torun gibi olan 3 kuşaklık akış, kendi içinde tutarlılık barındırmadı. Yani: Hem tek kuşak bile sağ-sol salınımı yaptı, hem devrimcinin faşist çocuğu olabildi.
Üç:
Bu Verhulst denklemimsisi, birbirini kesen ve çatallanan yollar haritası çizdi. Fransızlar, sağdan sola, soldan sağa savruldu, bizim Türkler her yana ve her biçimde savruldu. Sonuçta, 3. Dünyalı’yız işte…
Ancak, asıl önemlisi:
Bu sağ-sol keşişimleri, o 2 karşıt politik tez-antitez ikilisinin diyalektiğini değil, kaotiğini imliyor. Yani onlar, biri değirinden istatikselce karşılıklı bağımsız olmayan ve biri abartınca kendini bitiren bir dinamiğe sahip.
İşte bu bizim hikayemiz, öyle saf öyle keriz…
Öykünün devamı, Macron, Yeşiller, Korsanlar, Almanya Alternatif, Belçika Hristiyan Sosyalist, şu bu kırınım saçakları abuksamalarının Türkiye versiyonları olacak: Hem marksist, hem şeriatçı geçinen HDP gibi… Laikliğin ırzına geçen 2015 CHP’si gibi…

(17-18 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: