Hüseyin
Çakır, Gazete Artı’da yazmış:
“Cumhuriyet
tarihinde TKP tutuklamaları: 1922: 1923:
1925: 1927: 1929: 1930: 1931:1932: 1933: 1934: 1935: 1938:1938-1944: 1944:
1946: 1951: 1953.
Bütün
tutuklamalar sonucu, parti yönetiminin sürekliliği kesintiye uğruyor ve parti
içi sert tartışmalarla kopmalar oluyor.
Varlık
yokluk mücadelesi veren TKP, 1973 ‘de ’60’lı yıllarda yükselen sosyalist hareket ve TİP içinde yer alan bir
kesimin TKP’yi arayıp bulmasıyla Atılım
yapma kararı alınıyor, bu kadrolar aynı zamanda parti yöneticileri oluyorlar.
70 yıl
yasaklı ve illegal TKP, Ocak 1991’de TİP-TKP’nin birleşmesi sonrasında, yasal
komünist parti kurmak için, 66 yıl sonra TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın ve
TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu (Nabi Yağcı), 16 Kasım 1987’de ikinci Dönüş’ü
yapıyorlar.”
Şimdi
kendisinin yazmadığı gayrıresmi gerçekler.
Devlet,
her zaman TKP içinde olageldi. Bu, devletin başarısıdır veya TKP’nin
başrısızlığıdır veya SBKP’nin TKP’ye ihanetidir, ayrı konular.
Eğer, 2
yılda bir parti kadrosu kesintiye uğruyorsa, bizim bildiğimiz durum olur:
Aynı
partideki kişiler, birbirini tanımaz, tanısa da takmaz.
TKP’liler
(özellikle de İGD’liler ve İKD’liler), TİP’i değil ama CHP’yi mahvetti. TİP’i
Kürtçülük mahvetti.
1980-1991
arasındaki TKP, fiilen zaten bir hiç olmuştu. Öykünü devamı da, bunu gösteriyor
zaten.
Yani:
En eski
ve en gerçek sol gelenek onlarınki, kabul.
En çok
zulmü onlar gördü, yine kabul.
(Bu 2
saptamayı, anti-Stalinist ve anti-Marx’ist biri olarak yaptım.)
Ama en
çok hatayı da onlar yaptı. Bunu da onlar kabul etsinler ve özeleştiri
yapsınlar. Bunu 25-30 yıldır hala duyamadık. Unutmayın ki Sarı Defterler
dizisi, hala eski partilerce onay ve kabul görmedi. Oysa öznel de olsalar,
oradaki bilgiler gerçek bilgiler. Şu anki 4 TKP, zaten evlere şenlik bir durum
tek başına. Olay, bunaklar huzurevine döndü.
1992
sonrasında partiye girenlerin değil komünizmle, solla hiçbir ilintileri ve
bağları yok: Demek ki 1975 ve sonrası doğumluları kastediyorum. Bu yeni tuluatı
da onlar yarattı bence.
1992
sonrasındaki Rusya için, Putin için, tek bir doğru dürüst neo-TKP’li yorumu
okuyamadık hala. Eskisi ve yenisi ile tüm TKP’liler tarih dışında yaşıyor, onun
realitelerini inkar ediyor gibiler.
Oysa
gereken şu.
Gidip
onunla ve yeni Rusya liderleriyle görüşsünler. Söyleşsinler. Düşünce
alışverişinde bulunsunlar. Bunları da yayınlasınlar, Sarı Defterler dizisi gibi
Yeni Sarı Defterler olsun, tarih kaydı için bu zorunluca gerekli.
Tanıdığım
İGD’liler için söylüyorum:
1980
öncesi TKP çizgisinde bile, SSCB’yi ve SBKP’yi takmayanlar vardı. Ancak bu,
bildiğimiz 3. Dünyalı dar ufukluluğu, 1. Dünya’yı aşma değil, yalnızca 1.
Dünya’nın gücünü yok sayma, köylünün burjuvayı yok sayması ve onun tarafından
sömürülmesi gibi.
Görüldüğü
gibi, ortada düzülecek bir ağıt yok. Ağlanacak bir durum yok çünkü. Ders
alınacak hatalar silsilesi var yalnızca.
Çakır,
bunları da yazabilmeliydi, akledebilmeliydi.
Eğer, komünizmin gelecek için bir şeyler
söyleyebileceğini düşünüyorsa hala yani…
(10 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder