Ben mi
abartıyorum, yaşam mı abartıyor, alaturka faşizm mi, lümpen halkçıklar mı?
Bilemiyorum.
Toptan
bir delirme, toptan bir zırvalama var ki evlere şenlik.
BİM
alışverişi için, Galatasaray üzerinden Kasımpaşa’ya yürüdüm. Alışverişimi yaptım.
Kasımpaşa Kızılay Meydanı’na çöktüm, ortalık seyri için.
Dakka
bir, gol bir, tuluat başladı:
Birinci
vaka:
Çingeneler:
4
kişilik çingene aile, (annane, anne, kız çocuk, erkek çocuk), kafeye gelip, 2
masaya yayıldılar: Böyle bir huyları var onların kendilerini teşhir için:
Görüntü olarak, ses olarak, kalabalık görünmek.
Konuşma
gürültüleri, 30 metre uzaktaki ben için bile bayıcıydı. Dolu olan diğer 2 kişi
masa, acilen boşaldı. Masadalardakiler, hesabı ödeyip tüydüler, alışıklar bu
durumlara yani. Kafe sahibi gıkını çıkarmadı. Aşk olsun doğrusu.
Erkek
çocuk, kaşla göz arasında,4 karper kutusu dolusu buğdayı, yem diye güvercinlere
doğru serpti. Kadınlar, çolak yemci ile 2 kutu parasında anlaştılar ki bu yemcinin
konu hakkında daha önceden de deneyimli olduğunu imler.
Erkek
çocuk annaneye ve anneye küstü. Onlar da gittiler, bir kutu daha yem alıp, ona
serptirdiler.
İkinci
vaka:
Bu aile,
bana 1 metre kadar yakındı.
Annane,
anne, erkek çocuk.
Zenci-ama
kırması anne ve diğerleri. Zenci diyorum, çünkü benim yeğen Ebru gibi acaip
kıvırcık saçlı (ama Bonus kafa değil). Ama diyorum, çünkü Beyoğlu’nda selpak
satan, ama kadına feci-feci benziyor anne: Arada kopya kağıdı kullanılmış denli
çok hem de.
Kadın;
aceleci, aşırı tiz ve yüksek sesle, tuhaf bir şiveyle konuştu ki ama-kadın’ınkinin
aynısı bir şive bu (yerel değil de, nörolojik
bir şive (yani motor sistem bozukluğundan ileri gelen) diye düşündüm).
Çocuk
ise; 5 yaşında, sol kolu çolakımsı, hezeyanlı hareketli.
Annane;
sakin, sessiz, seyirde idi.
+
Her 2
aile de yavaş ve/ya düz hız çekimde, çok-çok tuhaf idiler ki her gün onlarca
tuhaf tip gören biriyim, yine de beni epeyi şaşırttılar peşpeşe. Bunların
tuhaflıkları, normal-anormal’ler olmalarında.
Bu normal-anormal olma dediğim şeyi, türkleşen Çingene gibi tipler için icat
ettim denebilir. Ancak, çingeneleşen
Türkmen için bunu kullanmam.
Bu
türden davranış normu kalıbı kayışı /
ozmosisi; antropoloji, kültürel antropoloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji ders
kitaplarında olmayan bir şey ama gözümmün önünde envai çeşidi akıp gitti yıllar
boyunca, sokakta ama, dip sokakta ama: Bilimciler oralara girememiş ve oraları
gözleyememiş olabilirler.
Bu
türden ozmosisleri, bu çöküş-göçmen
bolluğu çağlarında çok sık gözlenen / gözlenebilen bir durum ama daha
temposuz, daha gelenekli yapılarda ise, pek gözlenmeyen ve gözlemi için
üzerinde dikkat yoğunlaştırılmamış, bilimcilerin dikkatlerini pek çekmemiş bir durum-dizisi olarak kabul ediyorum.
Kenar
(Kasımpaşa) ve kenar-kenar (Küçükpazar) mahallelerde bunları çok gözlüyorum ama
bu kez herşeyi çok açıkseçik ve adını koyarak yazdım. Dolayısıyla bu metin,
anekdottan çok, kültürel antropoloji
alan taraması oldu.
Fotoğraf
arşivimde yer alan; ölü Anadol araba ve
kenar-kenar mahalle hurdacısı birarada panoraması, buna ilişkin bir örnek.
O gün aileleri de gözledim ama fotoğraf çekemedim, öfke almamak için, çünkü
ortada eşya kırmalı bir aile-içi kavga vardı: Çocuğun biri, koskocaman bir sert-kalın
plastik kutuyu yere vura vura paramparça etti, annanesine gıcıklık olsun diye,
o da ilendi durdu, çünkü Çingene kadınları ıvır zıvır mallarına çok
düşkündürler.
Erkek Çingene
çocuklarındaki bu nedensiz öfke
patlamaları, üzerinde durulası özel bir duygudurum bence.
(5 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder