Pazartesi, Eylül 18, 2017

Türkler’in İstanbul'u Araplar’a Terk Etmesi

Çok mavra konu.
Yazması çok riskli konu.
Kırıp dökmekten sakınmadığım için, inadına yazacağım konu.
Giriş, yine Ekşi’den olsun:
“türkler istanbul'u araplardan önce karadenizlilere terk ettiler.”
Bunu Beyoğlu’na daraltırsak:
6-7 Eylül olaylarına dek, Beyoğlu’ndaki azınlık oranı çoğunluk idi.
Özetle:
Varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1965 azınlıkların mülk satışının yasaklanması, 1974 Kıbrıs Savaşı ile, 10’ar yılda birlik adımlarla, azınlıklar bugün Beyoğlu’nda gerçekten azınlıktan azınlık durumundalar, belki %o 1’de falanlar.
Tersinden gidersek:
İstanbul’un yeni talanı, Mendes ve 1950’ler ile değil, İnönü 1946 ile başladı. Bu durum, Memet Fuat’ın anılarında, dedesinin binlerce dönem araziyi, Anadolu yakasında ,nasıl taksim taksim Laz müteahhite yedirdiğini anlatması olarak kayıtlıdır.
Yani:
Eski İstanbullu olmakla övünenler, bu yeni İstanbul’u yaratanlardır, çünkü eski İstanbul onların mülkü idi: Osmanlı ve erken Cumhuriyet artığı kuşakların yani.
Lazlar ilk dalga olabilir ama ünlü sosyal demokrat büyükşehir belediye başkanı Sözen, İstanbul’a (kendi memleketi olan) Sivas’tan 300 bin kişi getirmekle övünüyordu.
Yani:
Sonradan Ankara ve İzmir’in de aynen yaşadığı üzere, bizde politika ulüfe dağıtmak, yani devlet arazisini memleketlisine peşkeş çekmekle eşdeğer yürüdü.
Devamında:
1993 gibi Kürtler dalgası, 2003’ler gibi Afrikalı dalgası, 2013 gibi Suriyeli dalgası geldi. Dolapdere gibi lümpen merkezi bir mekanda, 1453 dalgasında gelen Çingeneler, bunlar tarafından süpürüldü.
Yani.
Lümpen halklar lümpen hakların madden ve manen ırzına geçtiler.
Ayrıma gelince:
‘Araplar’ dediklerimizin önemli bir bölümü Farisiler. Anlamasam da, dillerinin ayrımını Beyoğlu’nda 7/24 dinliyorum.
Artı, bize az çok benzedikleri için hiç dikkat etmediğimiz Türkiler var. İnşaat işi (amelelik) onlarda sayılır, bir de fırın türü işler, yani zor işler.
Toplama bakarsak:
1877’de Anadolu 12 milyon kişi, 3 milyonu gayrımüslim.
1922’de Anadolu 12 milyon kişi, hepsi müslim, 3 gayrımüslim giti, 3 müslim geldi aynı süre içinde.
% 25 x 2 = % 50 eder.
İstanbul’a bakarsak:
1960 = 1 küsur milyon kişi, 1970 = 2 milyon kişi, 1980 = 3 milyon kişi, 1990 = 7 milyon kişi, 2000 = 12 milyon kişi, 2010 = 15 milyon kişi, 2020 = 20 milyon kişi.
Tarihe bakarsak:
1960-1990 kentleşme ve sanayileşme.
1990-2000 içi göç, askeri ve iktisadi.
2000-2020 neo-etnik dönüşüm. Koşutunda jentrifikasyon / kentsel dönüşüm vardı.
Neo-etnik dönüşüm; 3 milyon Arap, 0,5-1 milyon Türki, 0,1-0,5 milyon Afrikalı, 0,0-05 milyon eski Doğu Avrupalı, kışın sürekli 0,5, yazın sürekli 1 milyon sarıkafa turist ve göçmen demek oldu.
Bunlar girenler. Şunlard da çıkanlar:
En son momentte, her yıl İzmir’e 20 bin kişi. Antalya’ya o kadar. Yurtdışına (son 5 yıl için) o kadar. En eğitimli, en paralı beyaz Türkler idi bunlar.
Dememiz o ki 1877-1922 ile 1977-2022 birebir örtüşmese bile, benzeşiyor epeyi. İlkinde giren çıkan eşitti, ikincisinde giren çıkanın onlarca katı yalnızca. Sonuç yine de yanı:
Yepyeni bir demografik bileşen.
Tahmin.
Alamancılar’ın Almanya’ya neler yapacağını, 1960’ta kendileri dahil, kimse bilmiyordu, bir olasılık bilemezdi de zaten. Şu an, 30 yaş altı Almanlar, tavuk döneri Alman yemeği sanıyorlar örneğin.
En son moment Araplar ile olan yeni 4. Dünyalı göçmenlerin dalgasının Türkiye’ye neler yapacağını, kendileri dahil, kimse bilmiyor. AKP bunu yönetebileceğini sanarak, bunu kasıtlıca yarattı ama yönetemez, bunu kimse yönetemedi tarihte çünkü. Şu an 25 yaş altı Türkiyeliler, İstanbul’da fiili azınlık olarak yaşadı hep, çünkü para, geçici de olsa, yeni gelenlerdeydi hep ve Türkler paraya taparlar:
Onların paraya olan teslimiyetçiliği, bizi buralara getirdi.
Nokta.

(15 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: