Çarşamba, Eylül 20, 2017

Tuzlu Kahveyi Çaktırmadan İçen Damat

Hiç kız istemediğim için (57 yaşımda bir erkeğim), bunu bilmiyordum doğrusu.
Ekşi Sözlük, bu kez beni katıla katıla güldürdü.
“maldır.
böyle bir saçmalıkla karşılaşırsam, kalkar giderim direkt.
çok sinir oluyorum böyle şeylere, tuzlu kahveymiş de, katlanmakmış.
ulan ben, sırf gereksiz ilgi bekledi diye kaç kişiyle çok mutluyken ayrıldım.
sokarım kahvesine de tuzuna da, dünyada kadın mı bitti, erkek mi bitti, amına koyim. gidip başkasına içirsinler kahvelerini, tuzuna soktuklarım.
zaten kahve sevmem, bir de tuz atıyorlar he?
o programdaki dayı gibi kahveyi yere atıp, "sizin de amına koyim, yapacağınız işin de amına koyim" diyip saldırabilirim kızın babasına.
zaten sevmiyorum bu gereksiz sevgi ve katlandırma merakını, halıya sıçarım vallaha.
ya da gidip sıtarbakstan kahve almak daha mantıklı, "sağol şekerim, ben yanımda getirdim" diye cebimden çıkarıp içerim ammısına koyim, yaparım bunu, çok arsız ve gamsız insanımdır.”
Bunun antitezi de şu:
“dunyanın en harıka adamıdır.
kendı aılesı, gelın tarafına kızmasın dıye, o kahve o kadar tuzlu degılmıs gıbı, hıc sıkayet etmeden, seker seker ıcer.
Maksat, aıleler ıyı gecınsın.
testı en guzel sekılde gecen damat, gelınıne nısan yuzugunu takar, kalbını ona muhurler ve evden, temellı gerı gelmek uzere, ayrılır.
şeker gıbı adam.
cok tatlısın askım.
ben senı yerım.
kalp.”
+
Yorumlar:
Bu testus, adamı katil edebilir resmen. Gelenekten haberi olmayan biri, alıntıyı geçip, havaya dan dan dan saydırabilir pekala: ‘La, siz burada adam mı şaapıyonuz la?’ diye…
Genel olarak ise, hangi gelenek mantıklı ki?, gibi bir laf ederim.
Evliliğin, değil tuzlu kahve içmek, baldıran şerbeti içmek gibi şeylere katlanmak olabileceği de kesin ama. Sonuçta, eğer gerçekten bir yastıkta kocayacaksan, biri diğerini gömecek demektir: Kanserini bunamasını taşıyacak demektir.
Beni en çok güldüren ve kızdıran şey ise, 21. Yüzyıl’da ülkenin % 50’si büyükkentte yaşarken ve yazarlar bunlardanken, bunlar tarafından ev kurma faaliyetleri, kız isteme, vd gibi, 11. Yüzyıl geleneklerinin hala % 100 aynen ifa ediliyor olması.
Yani, o tarrağın altına girersen, rektumun yırtılmadan kalkamazsın bilader. Bugün sana tuzlu kahve içirenler, yarın neler yutturur, aklın havsalan almaz. Kendini bir milyonluk borcun altında katil olarak müebbedde bulursun örneğin. Sana tuzlu kahve içiren(ler) de, o parayla kendine yeni tokmakçı bulur.
+
Devam:
“bunun saçmalığını belirttiğimde, çevremde beni yadırgamayan bir hemcinsim oldu, o da abimin eşi. ne zaman konusu açılır da, arkadaş-eş-dost-akraba ortamında olayı saçma bulduğumu belirtsem, linç yiyorum. katlanması lazımmış, ne kadar tuz koyarsammış, o kadar zorluğa katlanırmış, benim için katlanırmış. enteresan vallahi. tuzlu kahve ile sadakat testi yapmak, ilk kimin aklına geldi acaba?”
El cevab: Anadolu’da 900 yılda göçer kalan sevgili halklarımızın. Ya da: Devenin neresi doğru ki, boynu eğri olmasın?
Ama beni en çok ilgilendiren nokta:
Linç.
Mahalle baskısı değil, linç.
Kadın kadına linç.
Zararlı, yanlış vd bir gelenek için linç.
E bu gözlem, sevgili toplumbilimcilerimizin ne kadar aptal ve cahil olduğunu kanıtlamıyor mu?
Pozitif ayrımcılığı savunan onlar çünkü. La, bunlara değil pozitif ayrımcılık, negatif ayrımcılık bile kurtarmaz:
Deveye diken, insana m.ken gerek.
Mikerim sizin tuzlu kahvenizi.
Evliliği kerhaneye döndürdünüz be.

(19 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: