Hiç kız
istemediğim için (57 yaşımda bir erkeğim), bunu bilmiyordum doğrusu.
Ekşi
Sözlük, bu kez beni katıla katıla güldürdü.
“maldır.
böyle
bir saçmalıkla karşılaşırsam, kalkar giderim direkt.
çok
sinir oluyorum böyle şeylere, tuzlu kahveymiş de, katlanmakmış.
ulan ben,
sırf gereksiz ilgi bekledi diye kaç kişiyle çok mutluyken ayrıldım.
sokarım
kahvesine de tuzuna da, dünyada kadın mı bitti, erkek mi bitti, amına koyim.
gidip başkasına içirsinler kahvelerini, tuzuna soktuklarım.
zaten
kahve sevmem, bir de tuz atıyorlar he?
o
programdaki dayı gibi kahveyi yere atıp, "sizin de amına koyim,
yapacağınız işin de amına koyim" diyip saldırabilirim kızın babasına.
zaten
sevmiyorum bu gereksiz sevgi ve katlandırma merakını, halıya sıçarım vallaha.
ya da
gidip sıtarbakstan kahve almak daha mantıklı, "sağol şekerim, ben yanımda
getirdim" diye cebimden çıkarıp içerim ammısına koyim, yaparım bunu, çok
arsız ve gamsız insanımdır.”
Bunun
antitezi de şu:
“dunyanın
en harıka adamıdır.
kendı
aılesı, gelın tarafına kızmasın dıye, o kahve o kadar tuzlu degılmıs gıbı, hıc
sıkayet etmeden, seker seker ıcer.
Maksat,
aıleler ıyı gecınsın.
testı en
guzel sekılde gecen damat, gelınıne nısan yuzugunu takar, kalbını ona muhurler
ve evden, temellı gerı gelmek uzere, ayrılır.
şeker
gıbı adam.
cok
tatlısın askım.
ben senı
yerım.
kalp.”
+
Yorumlar:
Bu
testus, adamı katil edebilir resmen. Gelenekten haberi olmayan biri, alıntıyı
geçip, havaya dan dan dan saydırabilir pekala: ‘La, siz burada adam mı
şaapıyonuz la?’ diye…
Genel
olarak ise, hangi gelenek mantıklı ki?, gibi bir laf ederim.
Evliliğin,
değil tuzlu kahve içmek, baldıran şerbeti içmek gibi şeylere katlanmak
olabileceği de kesin ama. Sonuçta, eğer gerçekten bir yastıkta kocayacaksan,
biri diğerini gömecek demektir: Kanserini bunamasını taşıyacak demektir.
Beni en
çok güldüren ve kızdıran şey ise, 21. Yüzyıl’da ülkenin % 50’si büyükkentte
yaşarken ve yazarlar bunlardanken, bunlar tarafından ev kurma faaliyetleri, kız
isteme, vd gibi, 11. Yüzyıl geleneklerinin hala % 100 aynen ifa ediliyor
olması.
Yani, o
tarrağın altına girersen, rektumun yırtılmadan kalkamazsın bilader. Bugün sana
tuzlu kahve içirenler, yarın neler yutturur, aklın havsalan almaz. Kendini bir
milyonluk borcun altında katil olarak müebbedde bulursun örneğin. Sana tuzlu
kahve içiren(ler) de, o parayla kendine yeni tokmakçı bulur.
+
Devam:
“bunun
saçmalığını belirttiğimde, çevremde beni yadırgamayan bir hemcinsim oldu, o da
abimin eşi. ne zaman konusu açılır da, arkadaş-eş-dost-akraba ortamında olayı
saçma bulduğumu belirtsem, linç yiyorum. katlanması lazımmış, ne kadar tuz koyarsammış,
o kadar zorluğa katlanırmış, benim için katlanırmış. enteresan vallahi. tuzlu
kahve ile sadakat testi yapmak, ilk kimin aklına geldi acaba?”
El
cevab: Anadolu’da 900 yılda göçer kalan sevgili halklarımızın. Ya da: Devenin
neresi doğru ki, boynu eğri olmasın?
Ama beni
en çok ilgilendiren nokta:
Linç.
Mahalle
baskısı değil, linç.
Kadın
kadına linç.
Zararlı,
yanlış vd bir gelenek için linç.
E bu
gözlem, sevgili toplumbilimcilerimizin ne kadar aptal ve cahil olduğunu
kanıtlamıyor mu?
Pozitif ayrımcılığı
savunan onlar çünkü. La, bunlara değil pozitif ayrımcılık, negatif ayrımcılık
bile kurtarmaz:
Deveye
diken, insana m.ken gerek.
Mikerim
sizin tuzlu kahvenizi.
Evliliği
kerhaneye döndürdünüz be.
(19 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder