Cuma, Eylül 08, 2017

AKP’li Eski Bakan Çağlayan Yargılanacakken

Erdoğan’ın korumalarının ABD’de olay çıkarması, sanırım ipin çekilmesini öne aldı.
Bizim kırmızı çizgi kriterimiz, ilk bakana karşı ABD’de açılacak davaydı: Kısmet Çağlayan’a imiş: Sonun sonu başladı.
Sırada en az 2 eski bakan daha var.
Bunlar, yalnızca ABD-İran çatışması durumunda / vakasında, zaten başından beridir dert olan ama Türkiye’nin ciddiye almayı hala akıl edemeyip, onların ülke lehine çalıştıklarını beyan etmesi ve kendi başını daha çok derde sokması gibi açmazlar yarattı.
Daha birçok dert var çözülecek ama:
AKP eliyle kazanılan paraların yurtdışı hesaplardaki izlenmesi:
ABD, o paraların bir bölümüne göz diktiğini ve onlara el koyma hakkını kendine tanıdığını, mahkeme dosyasında açıkça belirtti.
Bu, ne kadar hukuksaldır, tartışılır.
Tartışılmaz olan durum, ABD’nin şimdilik yalnızca İsviçre’ye yani görünür bir devlet finansal odağına sözü geçebilmesi. Cayman Adaları gibi, gerçekten adı var kendi yok hesapların saptanması, bizce henüz mümkün değil en azından yasal yollarla. Çünkü bu paralar, taa en baştan resmen görünmez olarak inşa edildiler, amaç oydu yani. Böyle birden çok uluslararası-sanal-odak olduğu için, kendi aralarında kapalı devre döner sermaye akışı kurmaları ve/ya çoktan  kurmuşlukları çok kolay.
Sorun şu ki o paralara girersen, Trump’ın parası da gider, onu seçtiren ‘neo-con’ların ve Evangelistler’in de…
7 milyarın milyonda 50’si olan 350 bin kişilik banka hesabı sayılı ve 35 trilyon dolarlık bir sistem-dışı para sözkonusu. Adam başı 100 milyon dolar ediyor yani. Yarısı da sözkonusu olabilir, daha çoğu da…
Tuhaf olan durum şu:
Ekonomi açısından bakınca, bu paranın tamamı hiç demek, artı feda edilebilir demek.
Bu para sisteme girerse, sistem biter demek. Büyük olasılık da öyle bitecek ama tamamı değil, % 25’i bile girse, yine öyle olacak.
Bu para, yalnızca 1 yerine 10 fiyat ödeyeceği lüks şeyler satın alabilir (ve öyle de zaten) demek.
Bu para kabul edilemez ama mafya parası kabul edilebilir ve çoktaan kabul edildi demek: Eğlenceli bir kara-para paradoksu.
Bu paranın önemli bölümü, devletlerin kasasından çıktı demek. Tabii ki ucu vatandaşlara girdi demek.
O paranın 10’da 1’i bile, ekonomik krizi başlamadan önlerdi.
Buna benzer bir durum tarihte vardı:
İngiltere’nin ve Hollanda’nın Doğu Hindistan Şirketi’leri, devletlerinin bütçesinden büyük birikimlere sahipti.
2’sinin çöküş tarihi belli ama devlet ekonomileri ve o zamanki Dünya’sal-global sistem üzerindeki kısa, orta ve uzun vadeli etkileri çalışıldı mı bilmiyorum. Şerh: Koloniyalizmin ekonomik artı-artı değeri, İspanyol gümüşü ile belki % 50 sıfırlanma yaşamıştı, bu şirketlerin batışı da, öyle bir artetki yaratmış olabilir.
O paralar, küçük ruhlu insanların denetimindeydi. Şimdi de, o paranın tehlikesini bilmeyen ve bilemeyecek küçük muhasebecilerin elinde. Bu, bir çocuğun eline atom bombası pimini vermek gibi bir şey.
2029 Krizi olacak ise, bundan dolayı olacak gibi görünüyor, ilk aday neden bu yani. Sonuçlara gelince:
Para ortadan kalkabilir.
Altın paraya geri dönüş olacak.
Takas geri döndü bile.
Eğer bu çok zengin adamlar, deşifre olurlarsa, paraları hiçbirşey satın alamayacak.
Dünya ekonomisi yerelliklere bölünecek. Aslına bakılırsa, bölünmeye başladı bile.
En aşağıdakilerin durumu bozulmaz, düzelebilir bile.
Orta sınıf silinir, silinmeye başladı bile.
Oligarklar ve iktidar seçkinleri iç savaş yaşar: AKP ve Trump için şu an olan budur bizce.
1929 Krizi’nde iflas eden Yankiler ve toplama kampına konulan zengin Museviler vakalarını, biraz daha farklı olarak yeniden yaşayacağız.
Bir zamanlar Dünya’nın en zengin adamı olanlardan biri, şu anda hapiste.
İflas etmek ayrı, işkence görmek ayrı.
Bizim AKP’li eski bakanlar da öyle olacak.
Ancak, açımlamaya çabaladığımız üzere ABD, neye mesnet ve içtihat yarattığının asla ve kata bilincinde değil.
Krupp faşistlerinin değil 1 noları, 5 noları bile asılacak, linç edilecek, tecavüze uğrayacak, şu bu.
Unutmayın:
1920’de Mussolini’nin onu seçenler tarafından bacaklarından süründürüleceğini yazsaydık, millet bize poposuyla gülerdi.
Durum budur yani…
Gerisini yazarsak, suç sayılır yani…

(8 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: