Çarşamba, Eylül 27, 2017

Sağ ve Sol Popülizm

Sağ popülizm bu sıralar çok gündemde ama sol popülizm gündemde hep gözden kaçırıldı. Bunu metinlerimizde belirttik.
Gazete Duvar’da Ümit Akçay şöyle yazmış:
“Tam da bu nedenle, sağ popülizm ile sol popülizmi eşitleyen analizlere şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. Bunun nedeni, sağ popülizmlerin ekonomik taleplerine bakıldığında, bazılarında ulusalcı ekonomi politikalarını görebiliyoruz, ancak piyasa sistemini ve kapitalizmi sorgulayan ve bunun ötesine geçmeye çalışan bir perspektif görmek mümkün değil. Bunun aksine, sol popülizmlerin alamet-i farikası mevcut piyasa sistemini sorgulamaları ve daha eşitlikçi bir sisteme yönelmeleridir.”
Baştan aşağı hata dolu bir metin ama sonuncu önesürümle ilgileneceğiz en çok:
Murta Karayalçın, kendisinin Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanı olduğu dönemde, tıpkı AKP’nin yaptığı gibi, birilerine ulüfe olarak yiyecek ve kömür dağıtıldığını ama övünerek söylemişti.
Bu, daha eşitlikçi bir sisteme yönelmek demek değildir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, 1 yılda İstanbul’a 300 bin Sivaslı getirtmekle övünmüştü. E tabi, onlara iş de bulunmuştu.
Bu da, daha eşitlikçi bir sisteme yönelmek demek değildir.
Ayrıca, Fransa’da uç sağcı Le Pen, Fransız işçilerine istihdamı savunurken, orta sağcı Macron, göçmen işçilere az istihdam ama toplamda azalan istihdam ve azalan emekçi haklarını savunarak eylem yapıyor ki bunu sosyalist partide uyguladı üstelik.
Bu, daha eşitlikçi bir sisteme yönelmemek demek değildir.
Ayrıca, Almanya’da uç sağ sayılan ama öyleliği henüz belirsiz olan AfL, yılda 150 bin genç üniversite mezunu işsiz Alman’ın işsizlikten ülkeyi terkettiği bir ülkede göçmenlere değil, Almanlar’a öncelik veriyor. O nedenle de, eski Doğu Almanya bölgesinden oy alıyor, çünkü orada işsizlik ülke genelinden daha yüksek oranda. Erkeklerden oy alıyor, çünkü erkekler işsiz kalıyor.
Bu da, daha eşitlikçi bir sisteme yönelmemek demek değildir.
Gelelim kuramsal söyleme:
Hitler ve Stalin’i eşitleyen, totaliterizm söylemi vardı ve onu önesürenler bile ona inanmazlardı. O zamanki asıl sağ ABD idi, bu söylemi üreten de o idi.
Şu anda da, sağ ve sol popülizmi eşitleyen söylem de ABD’den geliyor.
Adamlar hep liberal idi. Ve asıl önemlisi, hep Krupp faşisti idi, Nazi’sinden Adeneauer’ine tümüne, 2. Dünya Savaşı ertesinde olanak sağladılar. Onları asmayıp beslediler yani.
ABD’de insan bilimlerinde doğru dürüst ideolojik söylem çıkamayacağı gerçeğini tümdengelimsel olarak baştan kabul etmek daha evla yani.
O nedenle, Akçay’ın asıl kavrayamadığı şu oluyor.
“… piyasa sistemini ve kapitalizmi sorgulayan ve bunun ötesine geçmeye çalışan bir perspektif görmek mümkün değil.”
Hayır, öyle değil. Evet, böyle:
Onlar, hep Krupp faşisti idi ve siz bunu hiç görmediniz ve hala görmüyorsunuz.
Özal da başta emekçi düşmanıydı, Erdoğan da. Erdoğan, 2002 sonbaharı momentinde de öyleydi, tıpkı milliyetçiliği gibi.
Bugün 20 milyon kişiye oy satın almak için, 13 yıldır ulüfe dağıtılıyor ve bu devletin resmi kayıtlarında var da bu resmen suç: Devletin böyle bir görevi ve yetkisi yok çünkü.
İşte o zaman, sol-sağ popülizm derdi olmadığı görülür. Biz, 2002’den beridir CHP’nin de bir sağ parti olduğunu yazdığımızda, bize güldüler. 4 sağ partili bir mecliste, tabii ki 2 tane uç sağ parti olabilir, biri Türk, biri Kürt olarak. Türk olanı 2’ye bölünürse, 2 uç sağ Türk parti olabilir kolayca. Dert bu işte.
Şimdi:
Onun yazdıklarına bir bakın, bizim yazdıklarımıza bir bakın. Onun gibiler 15 yıldır sağlı sollu kıvırtıyorlar, biz 15 yıldır hep aynı gelecekbilimsel (ve artık felaket yönetimisel) savı yazıyoruz ve hep biz haklı çıktık, çıkıyoruz, çıkacağız.

(25 Eylül 2017)

Hiç yorum yok: