İlginç,
çook ilginç:
Tam da,
bugünlerde peşpeşe gelen soru-sorunsal dizisindeki derdim buydu:
Hep bir
kez daha ‘acaba?’lı olarak, benzetişim gerçeği aşabilir miydi?
Bu kez,
superkahramanların iç savaşı (ki bu, bu soru-sorunsalın n.inci yeniden-aşırı
yorumu durumunda), onların diktatörleşmesi (Hercule tipolojisinde-mitolojisinde
Superman ve Assassin’s Creed Washington olarak) örneklemesi ile
estetiko-politiko geçmişbilim-anbilim-gelecekbilim (bir acaip ve aslında
olmayan anbilimli olmayan bir) praksisi olarak, gelecekbiilmden felaket
yönetimine geçişte, gerçek durumlar için, kurmacadan çözümler üretibilir mi,
üretti mi, ürettiyor mu, yanılma ve yanılmışlık payları neler, vb, vd?, formunda
/formatında olarak…
Laur
Croft bunu bu kez yapmışa benziyor:
Daha
önce bir oyundan yapılmış film dizisi varken, yine bir oyundan film olarak, onu
aşarak, onu oyuncu olarak geçerek, onu fizik-rol olarak geçerek, imaj olarak
geçerek, idol olarak geçerek…
Assassin’s
Creed’in aslında hiç hedeflemediği ama uyguladığı biçimde, kurmacanın ve
benzetişimin içindeki ‘aslında gerçek ama bir kurmacanın ve benzetişimin içinde
geçen bir öykü’ olarak… Ve bunu ‘Inception’ örneğindeki saçmalamaya kaçmadan
becererek…
Bir
‘sequel’a yazılmış bir epilog olarak… ‘Wolverine Origine’ gibi ve ondan daha
iyi olarak…
Burada
en güçlü etken, kadın-genç oyuncunun, çok iyi bir ön hazırlık geçirmiş olması.
Tuhaf bir beden yapısı var: İnce uzun beden, uzun boyun ama kuğu gibi değil,
armut sapı gibi görünmeye yakın ama sonuçta öyle görünmemiş.
Ortaya
çıkan sonuç çok inandırıcı. O koştuğunda gerçekten koşmuş, Angelina Jolie gibi,
gibi yapmamış.
Film
zaten 11 yıl sonra gösterime girecek. Bunlar, seyirciyi ısındırma fragmanları
ki yıllardır oyuncunun hazırlığı da, haberle konu ediliyor ön pazarlama
etkinliği olarak…
Sonuç,
bu kez bir film olmuş. Jolie, oyundaki dişil tasarıma benzediği için
seçilmişti. Bu oyuncu ise, oyundaki tiplemeyi de değiştirecek gibi görünüyor: Bir
kadını seks objesi yapmadan çekici kılabilmek, bence ciddi bir başarı,
özellikle de Hollywood için…
Ancak,
sözünü ettiğimiz simülasyon-realite
problematiğini kafaya takarak bu filmi yaptıklarını da, hiç mi hiç
sanmıyorum. Atmadıkları bir taşla olmadık bir kuş vurmuşlar yani…
(23 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder