Bu kezki
‘Suikastçının İtikadı’ beni feci şaşırttı ve son fragmanında feci ters köşeye
yatırdı:
Politiko-estetik
okuma üzerinden bu, apaçık bir yeni haçlı seferi ilanı türü.
Ancak,
‘neo-con’larınki değil bu. Çünkü, onlarınkinin yanıldığını herkes biliyor. Bu
örnek, yeni bir tanesini denemiş ve yanılmış.
‘300
1-2’ ile Doğu-Batı karşıtlığı, bir kez daha / yeniden tanımlandı.
Orada
çok ilginç bir gaf vardı:
Karya
prensesinin neden Persler tarafında olduğunu, kime anlamamış ve anlatmamış:
Gerçekte
Atinalılar, tüm Yunan sitelerini sömürmek için önce, kendisinden önceki asıl
Antik Yunan uygarlığı olan İyonya’yı silmek istedi ve ortadan çok ama tümden değil olarak sildi.
O
İyonyalılar’dan biri, Persler’le müttefik oldu. Atina silindi ama Makedonya
silinmedi.
Sonra
da, tez ve antitez olan Atina ve Sparta değil, triyalektik Makedonya Persler’i yendi ama o fatih İskender de, Pers
uygarlığını benimsedi.
Hain
Atinalılar, bu kez de ona suikast düzenlettiler ve İskender, erken öldü ama
ondan sonra da, Antik Yunan tarihten silindi ve İskenderiye tarihte yükseldi.
Antik
Yunan’ın ardılı sayılan Roma da, o İskenderiye’yi ve büyük kütüphanesini yok
etti.
Bunlar,
tarihte uygar sayılan kültür çukurları:
Atina ve Roma.
Tarih,
böyle de okunabilir yani.
Üzerine
geçen 2.500 yıl, bir doğunun yükseldiğini batının indiğini, bir batının yükseldiğini
doğunun indiğini, yazdı. Arada, ikisinin
de indiği global çöküş dönemlerinden birindeyiz son 17 yıldır.
İşte
bunu, sanat eserlerinin hepsi kendine göre yorumladı, yorumluyor, yorumlayacak.
‘Suikastçının
İtikadı’, doğu-batı ayrımını, 11. Yüzyıl Ön Asya’sı Hasan Sabbah’ı üzerinden
okuyan, yeniden yorumlayan, aşırı yorumlayan bir çapraz medyasal (oyun, film, kart, şu bu) popüler kültür ürünü.
ABD’nin
ilk başkanı Washington’un seçimle gitmeyip, diktatör olduğu bir alternatif ABD
tarihi bile yazdı bu oyun serisinden bir tanesi.
Şimdi
ise; ‘Mumya’ ile, ‘300 / 2’ ile devreye sokulan Eski Mısır tarihinin yeniden
yorumlanması, aşırı yorumlanması var.
Ancak
durum, dönüp dolaşıp, Hristiyan teolojisi / mitolojisi ürünü olan, gizli örgüt
şövalyelerine karşıki Altın Kase şövalyeleri gibi sığ bir öykücükte, gemiyi karaya oturtuyor.
Burada;
eski tanrılar var, onların düzeni var, Kleopatra var, Sezar ve Brutus’un
işbirlikçisi gerçek Kleopatra’nın tersine, asi
bir Kleopatra suikastçıları savaşa yönlendiriyor.
Ancak,
tarihi bir bilgi var elimizde:
Kleopatra,
MÖ 300 – MS 1 arasındaki Mısır’da, yalnızca Koptça değil, Eski Yunanca da bilen
tek Mısır kraliçesi. (Bu Eski Mısır’dan çok, Orta-Yeni Mısır sayılır.)
Ve o
sayede, İskenderiye Kütüphanesi yandı. Ve o sayede, kendini Eski Yunan’ın
devamı sayan Roma, Eski Yunanca bilen bir / tek Mısır kraliçesini öldürdü ve
Mısır’ı bitirdi.
Fragman-klip-kısa
film, 01’:47” sürede.
Mısır’ın
eski hegemonları, tümüyle oryentalist bir imajla tasarlanmış ve sunulmuş.
Özetle
yani:
‘Suikastçının
İtikadı’, artık işbirlikçi bir
alternatif kültür ürünü olmuş çıkmış.
En
azından, bu fragman öyle söylüyor.
(15 Eylül 2017)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder